Bir güneşti gördüğüm dağlar ardında
Uzanıp gittiğim yollar ateşti sanki
Tuttuğum ellerde dostluk saklı bağrımda
Yürüyüp gittiğim yollar ateşti sanki.
Bir volkandı içimizde coşan nehirler
Coştukça umutlar hep taşardı sanki
Ne oldu bizim güneşe neden doğmuyor
Uzun uzak gecelerde sabah olmuyor.
İşte bizim hikayemiz hep böyle gider
Umutlar hep gecelerde yol olur gider
İşte bizim hikayemiz burada biter
Aydınlıklar karanlıkta yol olur gider
27 Ağustos 2007 Pazartesi
Ahmet Kaya - Bize Ne Oldu
Gece düştüm sokaklara
Her yerde seni aradım
Birden karşıma çıktın
Seni gördüm ağladım
Yine nekadar iyiydin
Yine nekadar sıcak
Oysa neler anlatıyordum içimden
Artık, diye bilmem imkansız
Söyle söyle yar bize ne oldu
Yine gönlüm derbeder oldu
İstedim gözünü öpeyim
Gözlerin düşmanım oldu
Alışamadım yalnızlığına
Karanlığa çok uzağım
Ne olur södürme ışıkları
Karanlığa alışacağım
Gitme bu gece, gitme, gitme
Ne olur kal benimle
Ağlatmasın şarkılarım ağlatmasın
Belki bu son gece
Her yerde seni aradım
Birden karşıma çıktın
Seni gördüm ağladım
Yine nekadar iyiydin
Yine nekadar sıcak
Oysa neler anlatıyordum içimden
Artık, diye bilmem imkansız
Söyle söyle yar bize ne oldu
Yine gönlüm derbeder oldu
İstedim gözünü öpeyim
Gözlerin düşmanım oldu
Alışamadım yalnızlığına
Karanlığa çok uzağım
Ne olur södürme ışıkları
Karanlığa alışacağım
Gitme bu gece, gitme, gitme
Ne olur kal benimle
Ağlatmasın şarkılarım ağlatmasın
Belki bu son gece
Ahmet Kaya - Bize Kalan
Bize kalan insanlığa bırakmak
İstediğimiz değildi
Binlerce fidan ektik halkın çölüne
Su vermediler eğildi
Bizim eskiden öfkelerimiz vardı
Kızaran yanakları öpmelere utandık
Sonra suç olmak girdi araya
Bizim eskiden umutlarımız vardı
Yıkılan duvarların gövdesine yaşlandık
Sonra yanılmak girdi araya
Bize kir bize pas bize tortusu kaldı
Dostlar tükenip düştüler
Yok olma korkusu kaldı
Bizim eskiden gülüşlerimiz vardı
Kırılan yüreklere öylesine dağıttık
Sonra ağlamak girdi araya
Bizim eskiden öfkelerimiz vardı
Tutuşan dağların seherine yar olduk
Sonra vurulmak girdi araya
Bize kan bize ter bize gözyaşı kaldı
Yıllar çiğneyip geçtiler
Yaşama telaşı kaldı
İstediğimiz değildi
Binlerce fidan ektik halkın çölüne
Su vermediler eğildi
Bizim eskiden öfkelerimiz vardı
Kızaran yanakları öpmelere utandık
Sonra suç olmak girdi araya
Bizim eskiden umutlarımız vardı
Yıkılan duvarların gövdesine yaşlandık
Sonra yanılmak girdi araya
Bize kir bize pas bize tortusu kaldı
Dostlar tükenip düştüler
Yok olma korkusu kaldı
Bizim eskiden gülüşlerimiz vardı
Kırılan yüreklere öylesine dağıttık
Sonra ağlamak girdi araya
Bizim eskiden öfkelerimiz vardı
Tutuşan dağların seherine yar olduk
Sonra vurulmak girdi araya
Bize kan bize ter bize gözyaşı kaldı
Yıllar çiğneyip geçtiler
Yaşama telaşı kaldı
Ahmet Kaya - Biz Üç Kişiydik
Ahmet Kaya - Biz Üç Kişiydik
Biz üç kişiydik; Bedirhan, Nazlıcan ve ben
Üç ağız, üç yürek, üç yeminli fişek...
Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara
Boynumuzda ağır vebal, koynumuzda çapraz tüfek.
El tetikte kulak kirişte ve sırtımız toprağa emanet
Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi
Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık
Deniz çok uzaktaydı ve dokunuyordu yalnızlık.
Gece uçurum boylarında, uzak çakal sesleri
Yüzümüze, ekmeğimize, türkümüze çarpar geçerdi
Göğsüne kekik sürerdi Nazlıcan, tüterdi buram buram
Gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi.
Belki bir çoban kavalında yitirdik Nazlıcan' ı,
Ateşböcekleriyle bir oldu kırpışarak tükendi.
Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza,
Kurşun gibi, mayın gibi tutuşarak tükendi...
Oy Nazlıcan vahşi bayırların maralı
Nazlıcan saçları fırtınayla taralı
Sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine
Oy Nazlıcan... oy can evinden yaralı.
Nazlıcan serin yayla çiçeği
Nazlıcan deli dolu heyecan
Göğsümde bir sevda kelebeği
Nazlıcan ah Nazlıcan...
Artık yenilmiş ordular kadar eziktik, sahipsizdik
Geçip gittik, parka ve yürek paramparça
Gerisi ölüm duygusu, gerisi sağır sessizlik,
Geçip gittik, Nazlıcan boşluğu aramızda.
Bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular
Yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları
Omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca
Titredi ve iki yana düştü kolları.
Ölüm bir ısırgan otu gibi sarmıştı her yanını
Devrilmiş bir ağaçtı ay ışığında gövdesi
Uzanıp bir damla yaş ile dokundum kirpiklerine
Göğsümü çatlatırken nabzımın tükenmiş sesi.
Sanki bir şakaydı bu, birazdan uyanacaktı,
Birazdan ateşi karıştırıp bir cigara saracaktı
Oysa ölüm sadık kalmıştı randevusuna ah
O da Nazlıcan gibi bir daha olmayacaktı.
Ey Bedirhan; katran gecelerin heyulası,
Ey Bedirhan; kancık pusuların belası
Sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana...
Ey Bedirhan ey mezarı kartal yuvası.
Bedirhan mor dağların kaçağı
Bedirhan mavi gözleri şahan
Zulamda suskun gece bıçağı
Bedirhan ah Bedirhan.
Biz üç kişiydik
Üç intihar çiçeği
Bedirhan, Nazlıcan ve ben
Suphi...
Biz üç kişiydik; Bedirhan, Nazlıcan ve ben
Üç ağız, üç yürek, üç yeminli fişek...
Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara
Boynumuzda ağır vebal, koynumuzda çapraz tüfek.
El tetikte kulak kirişte ve sırtımız toprağa emanet
Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi
Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık
Deniz çok uzaktaydı ve dokunuyordu yalnızlık.
Gece uçurum boylarında, uzak çakal sesleri
Yüzümüze, ekmeğimize, türkümüze çarpar geçerdi
Göğsüne kekik sürerdi Nazlıcan, tüterdi buram buram
Gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi.
Belki bir çoban kavalında yitirdik Nazlıcan' ı,
Ateşböcekleriyle bir oldu kırpışarak tükendi.
Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza,
Kurşun gibi, mayın gibi tutuşarak tükendi...
Oy Nazlıcan vahşi bayırların maralı
Nazlıcan saçları fırtınayla taralı
Sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine
Oy Nazlıcan... oy can evinden yaralı.
Nazlıcan serin yayla çiçeği
Nazlıcan deli dolu heyecan
Göğsümde bir sevda kelebeği
Nazlıcan ah Nazlıcan...
Artık yenilmiş ordular kadar eziktik, sahipsizdik
Geçip gittik, parka ve yürek paramparça
Gerisi ölüm duygusu, gerisi sağır sessizlik,
Geçip gittik, Nazlıcan boşluğu aramızda.
Bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular
Yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları
Omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca
Titredi ve iki yana düştü kolları.
Ölüm bir ısırgan otu gibi sarmıştı her yanını
Devrilmiş bir ağaçtı ay ışığında gövdesi
Uzanıp bir damla yaş ile dokundum kirpiklerine
Göğsümü çatlatırken nabzımın tükenmiş sesi.
Sanki bir şakaydı bu, birazdan uyanacaktı,
Birazdan ateşi karıştırıp bir cigara saracaktı
Oysa ölüm sadık kalmıştı randevusuna ah
O da Nazlıcan gibi bir daha olmayacaktı.
Ey Bedirhan; katran gecelerin heyulası,
Ey Bedirhan; kancık pusuların belası
Sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana...
Ey Bedirhan ey mezarı kartal yuvası.
Bedirhan mor dağların kaçağı
Bedirhan mavi gözleri şahan
Zulamda suskun gece bıçağı
Bedirhan ah Bedirhan.
Biz üç kişiydik
Üç intihar çiçeği
Bedirhan, Nazlıcan ve ben
Suphi...
Ahmet Kaya - Birazdan Kudurur Deniz
Ahmet Kaya - Birazdan Kudurur Deniz
Birazdan kudurur deniz
Birazdan dalgaların sırtından
Üst üste fışkıran rüzgarlar
Bir intikam gibi saldırınca üstüne.
Yüzüne şarkılar çarpar, yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın
Sen artık, sen artık buralarda duramazsın.
"Artık sazın bağrı mı olur
Kimsenin bilmediği bir ağrı mı
Gider kendine gömülürsün
Yoksa bu şehir bu sokaklar
Seni alır kullanır seni alır kullanır
Santim santim çürürsün."
Bazen bir uçurum kalır
Bazen de martıların ardından
Velvele koparan bir leş kalır
Bir intihar gibi puşt olunca sevdalar.
Sırtını duvara yaslar, sırtını ağaca yaslar susarsın
Sen artık hiçbir sözü, hiçbir sözü kaldıramazsın.
"Şimdi bir yeni sevda mı olur
Kimsenin kapını çalmadığı bir inziva mı
Tutar sıfırdan başlarsın
Yoksa bu ilişkiler bu zaaflar
Seni yiyip bitirir, seni yiyip bitirir
Dirhem dirhem azalırsın."
Birazdan kudurur deniz
Birazdan dalgaların sırtından
Üst üste fışkıran rüzgarlar
Bir intikam gibi saldırınca üstüne.
Yüzüne şarkılar çarpar, yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın
Sen artık, sen artık buralarda duramazsın.
"Artık sazın bağrı mı olur
Kimsenin bilmediği bir ağrı mı
Gider kendine gömülürsün
Yoksa bu şehir bu sokaklar
Seni alır kullanır seni alır kullanır
Santim santim çürürsün."
Bazen bir uçurum kalır
Bazen de martıların ardından
Velvele koparan bir leş kalır
Bir intihar gibi puşt olunca sevdalar.
Sırtını duvara yaslar, sırtını ağaca yaslar susarsın
Sen artık hiçbir sözü, hiçbir sözü kaldıramazsın.
"Şimdi bir yeni sevda mı olur
Kimsenin kapını çalmadığı bir inziva mı
Tutar sıfırdan başlarsın
Yoksa bu ilişkiler bu zaaflar
Seni yiyip bitirir, seni yiyip bitirir
Dirhem dirhem azalırsın."
Ahmet Kaya - Biraz Da Sen Ağla
Ahmet Kaya - Biraz Da Sen Ağla
Akşamlar hep böyle biter
Hep böyle dertli biter
Evli evine gider
Kuşlar yuvaya döner
Birde sen gitme
Bir de sen gitme içimden
Yaralıyam ben
Giden bu yolculardan
En çok ben şanssızım
Ne kadar çok yaşadıysam
O kadar çok yanlızım
Biraz sen agla
Ölürken bile hasretimden sana
Bir tek sen anla
Akşamlar hep böyle biter
Hep böyle dertli biter
Evli evine gider
Kuşlar yuvaya döner
Birde sen gitme
Bir de sen gitme içimden
Yaralıyam ben
Giden bu yolculardan
En çok ben şanssızım
Ne kadar çok yaşadıysam
O kadar çok yanlızım
Biraz sen agla
Ölürken bile hasretimden sana
Bir tek sen anla
Ahmet Kaya - Bir Veda Havası
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bütün alışkanlıklardan öteye
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum
Doymadım inan kanmadım sevgiye.
Korkulu geceleri sayar gibi
Birdenbire bir yıldız kayar gibi
Ellerim kurtulacak ellerinden
Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.
Aşksa bitti gül ise hiç dermedik
Bul kendine kuytularda hadi dal
Seninle bir bütün olabilirdik
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal.
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bu incecik bir veda havasıdır
Parmak uçlarına değen sıcaklığı
İncinen bir hayatın yarasıdır.
Kalacak tüm izlerin hayatımda
Gözümden bir damla yaş aktığında
Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
Kan tarlası gelincik şafağında.
Ölümse korktun savaşsa hep kaçtın
Vur kendini korkularda hadi al
Sen bir suydun sen bir ilaçtın
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşçakal
Sen bir suydun sen bir ilaçtin
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşça kal...
Bütün alışkanlıklardan öteye
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum
Doymadım inan kanmadım sevgiye.
Korkulu geceleri sayar gibi
Birdenbire bir yıldız kayar gibi
Ellerim kurtulacak ellerinden
Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.
Aşksa bitti gül ise hiç dermedik
Bul kendine kuytularda hadi dal
Seninle bir bütün olabilirdik
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal.
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bu incecik bir veda havasıdır
Parmak uçlarına değen sıcaklığı
İncinen bir hayatın yarasıdır.
Kalacak tüm izlerin hayatımda
Gözümden bir damla yaş aktığında
Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
Kan tarlası gelincik şafağında.
Ölümse korktun savaşsa hep kaçtın
Vur kendini korkularda hadi al
Sen bir suydun sen bir ilaçtın
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşçakal
Sen bir suydun sen bir ilaçtin
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşça kal...
Ahmet Kaya - Bir Minik Kız Çocuğu
Ona hergün ratlardım kuyruğun bir ucunda
Bir minibüs parası sımsıkı avucunda
Uykusuna doymamış kırpışan gözleriyle
Anlarsa baktığımı başı inerdi öne
Bildiğim kadarıyla ölmüş anne-babası
Okulundan koparıp işe koymuş ablası
Ne rüyalar görürdü kim bilir yol boyunca
Hep gülümserdi yüzü ansızın uyanınca
Bir minik kız çocuğu saçları darmadağın
Yollarda yalın ayak üşürüşür üşür elleri
Meraklandım bir kaç gün durakta görmeyince
Tanıyanlar söyledi inanmadım ilk önce
Dalmış bir gün rüyaya mavi önlük içinde
Fabrika değil sanki bir okul bahçesinde
İşte o an dişliler kapmış iki elini
Böyle ödemiş yavrum rüyanın bedelini
Tebessüm donup kalmış ağzının kenarında
Soluvermiş minik kız henüz ilk baharında
Bir minik kız çocuğu bir minik kuş yüreği
Ölümün kucağında üşür üşür üşür elleri
Bir minibüs parası sımsıkı avucunda
Uykusuna doymamış kırpışan gözleriyle
Anlarsa baktığımı başı inerdi öne
Bildiğim kadarıyla ölmüş anne-babası
Okulundan koparıp işe koymuş ablası
Ne rüyalar görürdü kim bilir yol boyunca
Hep gülümserdi yüzü ansızın uyanınca
Bir minik kız çocuğu saçları darmadağın
Yollarda yalın ayak üşürüşür üşür elleri
Meraklandım bir kaç gün durakta görmeyince
Tanıyanlar söyledi inanmadım ilk önce
Dalmış bir gün rüyaya mavi önlük içinde
Fabrika değil sanki bir okul bahçesinde
İşte o an dişliler kapmış iki elini
Böyle ödemiş yavrum rüyanın bedelini
Tebessüm donup kalmış ağzının kenarında
Soluvermiş minik kız henüz ilk baharında
Bir minik kız çocuğu bir minik kuş yüreği
Ölümün kucağında üşür üşür üşür elleri
Ahmet Kaya - Bir De Sen Gitme
Akşamlar böyle biter
Hep böyle dertli biter
Evli evine gider
Kuşlar yuvaya döner
Bir de sen gitme
Bir de sen gitme
Bir de sen gitme
İçimden
Yaralıyım ben
Giden bu yolculardan
En çok ben şanssızım
Ne kadar çok yaşadıysam
O kadar çok yalnızım
Biraz da sen ağla
Biraz da sen ağla
Ölürken bile hasretim sana
Bir tek sen anla
Hep böyle dertli biter
Evli evine gider
Kuşlar yuvaya döner
Bir de sen gitme
Bir de sen gitme
Bir de sen gitme
İçimden
Yaralıyım ben
Giden bu yolculardan
En çok ben şanssızım
Ne kadar çok yaşadıysam
O kadar çok yalnızım
Biraz da sen ağla
Biraz da sen ağla
Ölürken bile hasretim sana
Bir tek sen anla
Ahmet Kaya - Bir Anka Kuşu
Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi
Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi
Anne beni söğüdün gölgesinde vurdular
Öpmeye kıyamadığın oğlun yere serildi
Üşüştü birer birer çakallar üzerime
Üşüştü her bir yandan göğsüme ciğerime
Anne beni leş gibi yiyip talan ettiler
Teşhis edilmek için savurdular dövdüler
Şiir
Yeryüzündeki acıların hepsini, hepsini tattım heder oldum
Ekmeğime tütün kattım, beni milyon kere yaktılar üstüste
Bir anka kuşu gibi anne, bir anka kuşu gibi
Kendimi külümden yarattım
Geceler tanır beni, konarım göçerim ben
Geceler tanır beni, kan damlar içerimden
Anne sen beni unut, karanlıkğın bağrında
Kırmızılar ekerim, siyahlar biçerim ben
Suç üstü yakalandım, bölüşürken kalbimi
Suç üstü kelepçeyle, yardılar bileğimi
Anne ben diyar diyar, umudun savaşçısı
Bir tutam sevgi için, dağladım gözlerimi
Şiir
Prometustum çiviyle çakılırken taşlara
Ciğerimi kartallara yedirdim, sparta küstüm köleliğin
Çığlığında, aslanlara yem oldum tükendim, kör kuyuların
Dibinde yusuftum, kerbela çölünde hüseyin, zindanlarda
Cem sultan sehpada pir sultan, kaçıncı ölmem kaçıncı
Dirilmem bu tanrılardan ateş çaldım yüzyıllarca tutuştum
Üstüste yandım bir anka kuşu gibi anne
Bir anka kuşu gibi, kendimi külümden yarattım
Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi
Anne beni söğüdün gölgesinde vurdular
Öpmeye kıyamadığın oğlun yere serildi
Üşüştü birer birer çakallar üzerime
Üşüştü her bir yandan göğsüme ciğerime
Anne beni leş gibi yiyip talan ettiler
Teşhis edilmek için savurdular dövdüler
Şiir
Yeryüzündeki acıların hepsini, hepsini tattım heder oldum
Ekmeğime tütün kattım, beni milyon kere yaktılar üstüste
Bir anka kuşu gibi anne, bir anka kuşu gibi
Kendimi külümden yarattım
Geceler tanır beni, konarım göçerim ben
Geceler tanır beni, kan damlar içerimden
Anne sen beni unut, karanlıkğın bağrında
Kırmızılar ekerim, siyahlar biçerim ben
Suç üstü yakalandım, bölüşürken kalbimi
Suç üstü kelepçeyle, yardılar bileğimi
Anne ben diyar diyar, umudun savaşçısı
Bir tutam sevgi için, dağladım gözlerimi
Şiir
Prometustum çiviyle çakılırken taşlara
Ciğerimi kartallara yedirdim, sparta küstüm köleliğin
Çığlığında, aslanlara yem oldum tükendim, kör kuyuların
Dibinde yusuftum, kerbela çölünde hüseyin, zindanlarda
Cem sultan sehpada pir sultan, kaçıncı ölmem kaçıncı
Dirilmem bu tanrılardan ateş çaldım yüzyıllarca tutuştum
Üstüste yandım bir anka kuşu gibi anne
Bir anka kuşu gibi, kendimi külümden yarattım
Ahmet Kaya - Bir Acayip Adam
Suphi Suphi bir acayip adam
Suphi Suphi benim canım ciğerim
Kimse bilmez nereli olduğunu
Suphi Suphi bir acayip adam
Suphi Suphi susar akşam oldumu
Bir cebinde daskapital
Bir cebinde daskapital
Bir cebinde kenevir tohumu
Suphi Suphi bir acayip adam
Suphi Suphi benim canım ciğerim
Fırtınadan arta kalmış bir teknede tevekkül içinde
Görkemli sakalı ve iğreti parkasıyla gizlediği macerasıyla
Bir acayip adam yaşardı
Akşamları susardı ben konuşsam kızardı bir eski zamandı
Hazirandı
Çocuktum evden kaçmıştım gelip ona sığınmıştım
Küçücük bir koydu sığdı burayı keşfeden belki oydu
Uzaktan kasabanın ışıkları yanardı içim anneyle dolardı
ağlardım
Suphi şöyle bir gözatardı Gizli bir cigara sarardı ağlardı
Sonra barışırdık ben flüt çalardım cigara sönerdi ağlardık
Nerden geldiğini bilmezdim kimsesizdi belki kimliksizdi
Onun macerası onu ilgilendirirdi kimseye ilişmezdi
Birşeylere küfrederdi hep tedirgin bir balık gibi uyurdu
Bazen kaybolurdu arardım yağmurun altında dururdu
Bir kalın kitabı vardı cebinde dururdu hergün okurdu
Ben bişey anlamazdım kapağını seyreder duymazdım
Sakallı bir resimdi kimdi ne kadar mütebessimdi
Sordum birgün Suphi'ye söylediklerini niye anlamıyorum diye
"Bildiklerini dedi yüzleştir hayatla ve sınamaktan korkma
doğruyla yanlışı o zaman ayırabilirsin ve onu
anlayabilirsin"
Sonra gülerdi günlerim yüzlerce ayrıntıyı merak etmekle
geçerdi
Sonra yine akşam olurdu Suphi susardı ben konuşsam kızardı
Tekneye martılar konardı yüreğim Suphiye yanardı ağlardım
Suphi denize tükürürdü gökyüzünü tarardı ağlardı
Sonra barışırdık ben flüt çalardım ağlardık
Bir sürgün kasabasıydı bir eski zamandı Hazirandı
Çocuktum evden kaçmıştım gelip ona sığınmıştım
Birgün aksilik oldu annem beni buldu Suphi kaçıp kayboldu
Kasaba çalkalandı olay oldu ben sustum kanım dondu
Polisler onu bulduğunda tekti Felaketti herkes meydanda
birikti
Karakoldan içeri girerken sanki mağrur bir tüfekti
Ansızın bana dönüp baktı Anladın mı dedi anladım dedim
anladım
Ve o günden sonra hiçbir zaman hiçbir yerde hiç ağlamadım
Suphi Suphi benim canım ciğerim
Kimse bilmez nereli olduğunu
Suphi Suphi bir acayip adam
Suphi Suphi susar akşam oldumu
Bir cebinde daskapital
Bir cebinde daskapital
Bir cebinde kenevir tohumu
Suphi Suphi bir acayip adam
Suphi Suphi benim canım ciğerim
Fırtınadan arta kalmış bir teknede tevekkül içinde
Görkemli sakalı ve iğreti parkasıyla gizlediği macerasıyla
Bir acayip adam yaşardı
Akşamları susardı ben konuşsam kızardı bir eski zamandı
Hazirandı
Çocuktum evden kaçmıştım gelip ona sığınmıştım
Küçücük bir koydu sığdı burayı keşfeden belki oydu
Uzaktan kasabanın ışıkları yanardı içim anneyle dolardı
ağlardım
Suphi şöyle bir gözatardı Gizli bir cigara sarardı ağlardı
Sonra barışırdık ben flüt çalardım cigara sönerdi ağlardık
Nerden geldiğini bilmezdim kimsesizdi belki kimliksizdi
Onun macerası onu ilgilendirirdi kimseye ilişmezdi
Birşeylere küfrederdi hep tedirgin bir balık gibi uyurdu
Bazen kaybolurdu arardım yağmurun altında dururdu
Bir kalın kitabı vardı cebinde dururdu hergün okurdu
Ben bişey anlamazdım kapağını seyreder duymazdım
Sakallı bir resimdi kimdi ne kadar mütebessimdi
Sordum birgün Suphi'ye söylediklerini niye anlamıyorum diye
"Bildiklerini dedi yüzleştir hayatla ve sınamaktan korkma
doğruyla yanlışı o zaman ayırabilirsin ve onu
anlayabilirsin"
Sonra gülerdi günlerim yüzlerce ayrıntıyı merak etmekle
geçerdi
Sonra yine akşam olurdu Suphi susardı ben konuşsam kızardı
Tekneye martılar konardı yüreğim Suphiye yanardı ağlardım
Suphi denize tükürürdü gökyüzünü tarardı ağlardı
Sonra barışırdık ben flüt çalardım ağlardık
Bir sürgün kasabasıydı bir eski zamandı Hazirandı
Çocuktum evden kaçmıştım gelip ona sığınmıştım
Birgün aksilik oldu annem beni buldu Suphi kaçıp kayboldu
Kasaba çalkalandı olay oldu ben sustum kanım dondu
Polisler onu bulduğunda tekti Felaketti herkes meydanda
birikti
Karakoldan içeri girerken sanki mağrur bir tüfekti
Ansızın bana dönüp baktı Anladın mı dedi anladım dedim
anladım
Ve o günden sonra hiçbir zaman hiçbir yerde hiç ağlamadım
Ahmet Kaya - Beni Vur
Bir ince pusudayım,
Yolumun üstü engerek
Bir yolun sonundayım
Sessizce tükenerek
Ben senin sokağına ulaşamam dardayım,
O masum gözlerine bakamam firardayım
Oysa ben bu gece yüreğim elimde
Sana bir sırrımı söylecektim
Şu mermi içimi delmeseydi eğer
Seni allıp götürecektim
Beni vur
Beni onlara verme
Külüm al uzak yollara savur
Dağılsın dağlara dağılsın vur
Öykümüz ama sen ağlama dur
Bir ince pusudayım
Bu gece zehir zemberek
Bir yolun sonundayım
Sessizce tükenerek
Ben senin ellerine ulaşamam dardayım
O masum hayallere dalamam ölmekteyim
Oysa ben bu gece yüreğim elimde
Sana bir sırrımı söylecektim
Şu mermi içimi delmeseydi eğer
Seni allıp götürecektim
Beni vur
Beni onlara verme
Külüm al uzak yollara savur
Dağılsın dağlara dağılsın vur
Öykümüz ama sen ağlama dur
Yolumun üstü engerek
Bir yolun sonundayım
Sessizce tükenerek
Ben senin sokağına ulaşamam dardayım,
O masum gözlerine bakamam firardayım
Oysa ben bu gece yüreğim elimde
Sana bir sırrımı söylecektim
Şu mermi içimi delmeseydi eğer
Seni allıp götürecektim
Beni vur
Beni onlara verme
Külüm al uzak yollara savur
Dağılsın dağlara dağılsın vur
Öykümüz ama sen ağlama dur
Bir ince pusudayım
Bu gece zehir zemberek
Bir yolun sonundayım
Sessizce tükenerek
Ben senin ellerine ulaşamam dardayım
O masum hayallere dalamam ölmekteyim
Oysa ben bu gece yüreğim elimde
Sana bir sırrımı söylecektim
Şu mermi içimi delmeseydi eğer
Seni allıp götürecektim
Beni vur
Beni onlara verme
Külüm al uzak yollara savur
Dağılsın dağlara dağılsın vur
Öykümüz ama sen ağlama dur
Ahmet Kaya - Beni Tarihle Yargıla
Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm , felsefeyle anla
Ve tarihle yargıla
Bal değildir ölüm bana , idam gül değildir bana ) 2
Geceler çok karanlık , gel düşümdeki sevgilim )
Ay ışığı yedir bana )
Ahh...ben hasrete tutsağım , hasretler tutsak bana
Bıyığımdan gül sarkmaz , bıyık bırakmak yasak bana
Mahpus bana, sus bana , yağlık ilmek boynuma
Sevgili yerine , koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım
Ve sonra sabırla beklerim , bulutları çekersiniz üstümden
Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız
Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana
Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim
Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum
Gözlerimde güneş koşar
Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma
Duygu bana, öykü bana , roman gibi her an bana ) 2
Hücremde yalnızım gel , gel düşümdeki sevgilim )
Soyunup hazırlan bana )
Biraz sonra asmaya götürecekler beni
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni
Hoşçakalın sevdiklerim
Dört mevsim , yedi kıta , mavi gök , bütün doğa hoşçakalın
Hoşçakalın sevdalılar
Çocuklar , üniversiteliler , genç kızlar
Sonsuz uzay , gezegenler ve yıldızlar , hoşçakalın
Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları
Sevda türküleri ve şiirler
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler
Dağlarında yürüdüğümüz toprak
Yalın ayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın
Hoşçakalın ağız tatları , sıcak çorbam , çayım , sigaram
Havalandırma sıram , banyo sıram, kelepçe sıram
Parkamı , kazağımı , eldivenlerimi , ayakkabılarımı
Ve kalemimi , ve saatimi
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın , hoşçakalın
Dostum bana , sevdam bana , soluğunu geçir bana ) 2
Uyku tutmuyor gözüm , anılar sıraya girdi )
Gel anne süt içir bana )
Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar
Yedi bölge, dört deniz , yedi iklim , altmış yedi şehir
Okullar , mahalleler , köprüler , tren yolları
Deniz kıyıları , balıkçı motorları , takalar
Asfalt yolları boyu dizilmiş fabrikalar
Ve işçiler ve köylüler.... hoşçakal ülkem
Hoşçakal anne , hoşçakal baba , kardeşim
Hoşçakal sevgilim , hoşçakal dünya
Hoşçakalın dünyanın bütün halkları
Sınırlı olmayan mekâna
Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben
En sevda halimle , en yaşayan halimle , gidiyorum dostlarım
Hoşçakalın , hoşçakalın...
Beni yaşamımla sorgula iki gözüm
Beni yüreğimle , beni özümle
Bilimle anla beni , felsefeyle anla beni
Tarihle anla beni , ve öyle yargıla
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm , felsefeyle anla
Ve tarihle yargıla
Bal değildir ölüm bana , idam gül değildir bana ) 2
Geceler çok karanlık , gel düşümdeki sevgilim )
Ay ışığı yedir bana )
Ahh...ben hasrete tutsağım , hasretler tutsak bana
Bıyığımdan gül sarkmaz , bıyık bırakmak yasak bana
Mahpus bana, sus bana , yağlık ilmek boynuma
Sevgili yerine , koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım
Ve sonra sabırla beklerim , bulutları çekersiniz üstümden
Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız
Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana
Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim
Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum
Gözlerimde güneş koşar
Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma
Duygu bana, öykü bana , roman gibi her an bana ) 2
Hücremde yalnızım gel , gel düşümdeki sevgilim )
Soyunup hazırlan bana )
Biraz sonra asmaya götürecekler beni
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni
Hoşçakalın sevdiklerim
Dört mevsim , yedi kıta , mavi gök , bütün doğa hoşçakalın
Hoşçakalın sevdalılar
Çocuklar , üniversiteliler , genç kızlar
Sonsuz uzay , gezegenler ve yıldızlar , hoşçakalın
Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları
Sevda türküleri ve şiirler
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler
Dağlarında yürüdüğümüz toprak
Yalın ayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın
Hoşçakalın ağız tatları , sıcak çorbam , çayım , sigaram
Havalandırma sıram , banyo sıram, kelepçe sıram
Parkamı , kazağımı , eldivenlerimi , ayakkabılarımı
Ve kalemimi , ve saatimi
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın , hoşçakalın
Dostum bana , sevdam bana , soluğunu geçir bana ) 2
Uyku tutmuyor gözüm , anılar sıraya girdi )
Gel anne süt içir bana )
Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar
Yedi bölge, dört deniz , yedi iklim , altmış yedi şehir
Okullar , mahalleler , köprüler , tren yolları
Deniz kıyıları , balıkçı motorları , takalar
Asfalt yolları boyu dizilmiş fabrikalar
Ve işçiler ve köylüler.... hoşçakal ülkem
Hoşçakal anne , hoşçakal baba , kardeşim
Hoşçakal sevgilim , hoşçakal dünya
Hoşçakalın dünyanın bütün halkları
Sınırlı olmayan mekâna
Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben
En sevda halimle , en yaşayan halimle , gidiyorum dostlarım
Hoşçakalın , hoşçakalın...
Beni yaşamımla sorgula iki gözüm
Beni yüreğimle , beni özümle
Bilimle anla beni , felsefeyle anla beni
Tarihle anla beni , ve öyle yargıla
Ahmet Kaya - Beni Bul Anne
Dün gece gördüm düşümde
Seni özledim anne
Elin yine ellerimde
Gözlerin ağlamaklı
Gözyaşlarını sildim anne
Camlar düştü yerlere
Elim elim kan içinde
Yanıma gel yanıma anne
İki yanımda iki polis
Ellerim kelepçede
Beni bul beni bul anne
Dün gece gördüm düşümde
Seni özledim anne
Gözlerinden akan bendim
Düştüm göğsüne
Söyle canın yandımı anne
Camlar düştü yerlere
Elim elim kan içinde
Yanıma gel yanıma anne
Seni özledim anne
Elin yine ellerimde
Gözlerin ağlamaklı
Gözyaşlarını sildim anne
Camlar düştü yerlere
Elim elim kan içinde
Yanıma gel yanıma anne
İki yanımda iki polis
Ellerim kelepçede
Beni bul beni bul anne
Dün gece gördüm düşümde
Seni özledim anne
Gözlerinden akan bendim
Düştüm göğsüne
Söyle canın yandımı anne
Camlar düştü yerlere
Elim elim kan içinde
Yanıma gel yanıma anne
Ahmet Kaya - Benden Selam Söyleyin
Ahmet Kaya - Benden Selam Söyleyin
Yağmurdan çıkar gelirdim
Başımı öne eğerdim
İşsizdim biliyordun
Çaresizdim biliyordun
Yine de çok seviyordun
Ya sonra?
Benden selam söyleyin,
O nazlı sevgiliye
Tutsakmış da ne olmuş
Demiş birisine
Benden selam söyleyin
O nazlı gözlerime
Unutamadım unutamadım
Acı tatlı günlerimiz
Oldu elbette (bizim de)
Anlatırdım gülerdin
Gözlerimden öperdin
Bu günler geçecek derdin
Ya sonra?
Benden selam söyleyin,
O nazlı sevgiliye
Hapismiş de ne olmuş
Demiş birisine
Benden selam söyleyin
O nazlı gözlerime
Unutamadım unutamadım
Yağmurdan çıkar gelirdim
Başımı öne eğerdim
İşsizdim biliyordun
Çaresizdim biliyordun
Yine de çok seviyordun
Ya sonra?
Benden selam söyleyin,
O nazlı sevgiliye
Tutsakmış da ne olmuş
Demiş birisine
Benden selam söyleyin
O nazlı gözlerime
Unutamadım unutamadım
Acı tatlı günlerimiz
Oldu elbette (bizim de)
Anlatırdım gülerdin
Gözlerimden öperdin
Bu günler geçecek derdin
Ya sonra?
Benden selam söyleyin,
O nazlı sevgiliye
Hapismiş de ne olmuş
Demiş birisine
Benden selam söyleyin
O nazlı gözlerime
Unutamadım unutamadım
Ahmet Kaya - Ben Beni
Seyyah oldum pazar pazar dolaştım
Bir tüccara satamadım ben beni
Koyun oldum kuzum ile meleştim
Bir sürüye katamadım ben beni
Ben beni, kendimi, canımı özümü
Dostlar beni bir kazana koydular
40 yıl yandım daha çiğdir dediler
Ölceğimi gram gram yediler
Bir kantarada tartamadım ben beni
Ben beni, kendimi, canımı özümü
Deli gönlüm aktı gitti engine
Çok boyandım cok çiçekler rengine
Bir mahsuni demiş oldum kendime
Olmaz olsun atamadım ben beni
Ben beni, kendimi, canımı özümü
Bir tüccara satamadım ben beni
Koyun oldum kuzum ile meleştim
Bir sürüye katamadım ben beni
Ben beni, kendimi, canımı özümü
Dostlar beni bir kazana koydular
40 yıl yandım daha çiğdir dediler
Ölceğimi gram gram yediler
Bir kantarada tartamadım ben beni
Ben beni, kendimi, canımı özümü
Deli gönlüm aktı gitti engine
Çok boyandım cok çiçekler rengine
Bir mahsuni demiş oldum kendime
Olmaz olsun atamadım ben beni
Ben beni, kendimi, canımı özümü
Ahmet Kaya - Ben Anadoluyum
Kaç bin yıldır yağmur akar gözlerimden
Yinede ıslanmadı bir tek gün bile kirpiklerim
Kapına geldim beni bağışla
Kapına geldim
Nergislerini ateşe verdiler biliyorum
Hasretim acım sancım
Oy gene yandım gene yandım
Temmuz ekinlerine yüzüm süreyim
Yemin edeyimki sana
Köyünü ben ateşe vermedim
Kıyamadım sana
Artık sıkıldım arlandım usandım
İçim dışım kayıp doluyum
Ben anadoluyum
Gözlerindenmi öpeyim ille
Ağzım ağlıyor
Beni unutma
Yinede ıslanmadı bir tek gün bile kirpiklerim
Kapına geldim beni bağışla
Kapına geldim
Nergislerini ateşe verdiler biliyorum
Hasretim acım sancım
Oy gene yandım gene yandım
Temmuz ekinlerine yüzüm süreyim
Yemin edeyimki sana
Köyünü ben ateşe vermedim
Kıyamadım sana
Artık sıkıldım arlandım usandım
İçim dışım kayıp doluyum
Ben anadoluyum
Gözlerindenmi öpeyim ille
Ağzım ağlıyor
Beni unutma
Ahmet Kaya - Başkaldırıyorum
Cevap veriyorum
Eli böğründe analardan
Mahpuslardan ve acılardan
Çokça bahsediyorum
Çünkü başını kuma
Saklayanlardan tiksindim
Başkaldırıyorum.
Yine söylüyorum
Kırmızı rujlu sokakların
Aşağılık pazarlıkların
Adı anılmayacak benle
Bir çiçeğim halk ormanında fışkırdım
Başkaldırıyorum.
Ben bir bıçak ucuyum
Kavga vermiş halkına
Başkaldırıyorum işte&hey
Varın benim farkıma.
Yine söylüyorum;
Gözü bağlanmış korkulardan
Yasaklardan baskılardan
Asla irkilmiyorum
Çünkü kan emici yarasadan çıldırdım
Başkaldırıyorum.
Yemin ediyorum;
Üç kağıtçının pezevengin
Teslimiyetin ve milletin
Yolu uğramayacak bana
Bir dalgayım halk denizinde köpürdüm
Başkaldırıyorum.
Ben bir namlu ağzıyım
Omuz vermiş halkına
Başkaldırıyorum işte&hey
Herkes varsın farkına.
Söz : Yusuf Hayaloğlu Müzik : Ahmet Kaya
Eli böğründe analardan
Mahpuslardan ve acılardan
Çokça bahsediyorum
Çünkü başını kuma
Saklayanlardan tiksindim
Başkaldırıyorum.
Yine söylüyorum
Kırmızı rujlu sokakların
Aşağılık pazarlıkların
Adı anılmayacak benle
Bir çiçeğim halk ormanında fışkırdım
Başkaldırıyorum.
Ben bir bıçak ucuyum
Kavga vermiş halkına
Başkaldırıyorum işte&hey
Varın benim farkıma.
Yine söylüyorum;
Gözü bağlanmış korkulardan
Yasaklardan baskılardan
Asla irkilmiyorum
Çünkü kan emici yarasadan çıldırdım
Başkaldırıyorum.
Yemin ediyorum;
Üç kağıtçının pezevengin
Teslimiyetin ve milletin
Yolu uğramayacak bana
Bir dalgayım halk denizinde köpürdüm
Başkaldırıyorum.
Ben bir namlu ağzıyım
Omuz vermiş halkına
Başkaldırıyorum işte&hey
Herkes varsın farkına.
Söz : Yusuf Hayaloğlu Müzik : Ahmet Kaya
Ahmet Kaya - Başım Belada
Bugün düsünemiyeceğin kadar başım belada
Köşe başları tutulmuş üstelik yağmur yağmada
İler-tutar yani yok (2)
Fişlenmişim adım-eşkalim bilinmekte
Üstelik göğsümde yani tam şuramda
Kirli sakalıyla bir eşkiya gezinmekte
Başım belada
Adamın biri vurulmuş sokakta
Cebinde adresim bulunmuş
Başım belada
Tabancamı unutmuşum helada
Nerden baksan tutarsızlık (2)
Nerden baksan ahmakça
başım belada
üzerime kan sıçramış doğarken
uykularım yarıda kalmış
başım belada
senelerce kuralsız yaşamışım
nere gitsem çaresi yok (2)
nere gitsem çaresi yok yanmışım
Sevdim inanamayacağın kadar seni esmer kız
Kirpiklerimde çırpınan şu tuzlu gözyaşımda
İhanetin adı yok
Neylersin ki çember daralmakta
Şimdilik hoşçakal yaban çiçeğim
Yasal mermisiyle bir komiser yaklaşmakta
Başım belada
adamın biri vurulmuş sokakta
cebinde adresim bulunmuş
başım belada
tabancamı unutmuşum helada
nerden baksan tutarsızlık (2)
nerden baksan ahmakça
başım belada
üzerime kan sıçramış doğarken
uykularım yarıda kalmış
başım belada
senelerce kuralsız yaşamışım
nere gitsem çaresi yok (2)
nere gitsem çaresi yok yanmışım
başım belada
Köşe başları tutulmuş üstelik yağmur yağmada
İler-tutar yani yok (2)
Fişlenmişim adım-eşkalim bilinmekte
Üstelik göğsümde yani tam şuramda
Kirli sakalıyla bir eşkiya gezinmekte
Başım belada
Adamın biri vurulmuş sokakta
Cebinde adresim bulunmuş
Başım belada
Tabancamı unutmuşum helada
Nerden baksan tutarsızlık (2)
Nerden baksan ahmakça
başım belada
üzerime kan sıçramış doğarken
uykularım yarıda kalmış
başım belada
senelerce kuralsız yaşamışım
nere gitsem çaresi yok (2)
nere gitsem çaresi yok yanmışım
Sevdim inanamayacağın kadar seni esmer kız
Kirpiklerimde çırpınan şu tuzlu gözyaşımda
İhanetin adı yok
Neylersin ki çember daralmakta
Şimdilik hoşçakal yaban çiçeğim
Yasal mermisiyle bir komiser yaklaşmakta
Başım belada
adamın biri vurulmuş sokakta
cebinde adresim bulunmuş
başım belada
tabancamı unutmuşum helada
nerden baksan tutarsızlık (2)
nerden baksan ahmakça
başım belada
üzerime kan sıçramış doğarken
uykularım yarıda kalmış
başım belada
senelerce kuralsız yaşamışım
nere gitsem çaresi yok (2)
nere gitsem çaresi yok yanmışım
başım belada
Ahmet Kaya - Bahtiyar
Ahmet Kaya - Bahtiyar
Geçiyor önümden
Sirenler içinde
Ak eller ustunde
Çiçekler içinde
Dudaginda yarım
Birsevdanın hüznü
Aslan gibi gögsü türküler içinde
Rastlardım avluda
Hep volta atarken
Cigara içerken yahut coplanırken
Kimseyle konuşmaz
Dal gibi titrerdi
Çocukça sevdiği çiçeği sularken
Diyarbakırlıymış adı bahtiyar
Suçu saz çalmakmış
Öğrendiğim kadar
Geçiyor önümden gül yüzlü bahtiyar
Yaralıyım yerde kalan sazı kadar
Benide saldılar o kaldı içerde
Çok sonra duydum ki
Yozgatta sürgünde
Ne yapsa ne etse üstüne gitmişler
Mavi gökyüzünü ona dar etmişler
Gazete çıktı üç satır yazıyla
Uzamış sakalı çatlamış sazıyla
Birileri ona ölmedin diyordu
Ölüm ilanında hüzünle gülüyordu...
Geçiyor önümden
Sirenler içinde
Ak eller ustunde
Çiçekler içinde
Dudaginda yarım
Birsevdanın hüznü
Aslan gibi gögsü türküler içinde
Rastlardım avluda
Hep volta atarken
Cigara içerken yahut coplanırken
Kimseyle konuşmaz
Dal gibi titrerdi
Çocukça sevdiği çiçeği sularken
Diyarbakırlıymış adı bahtiyar
Suçu saz çalmakmış
Öğrendiğim kadar
Geçiyor önümden gül yüzlü bahtiyar
Yaralıyım yerde kalan sazı kadar
Benide saldılar o kaldı içerde
Çok sonra duydum ki
Yozgatta sürgünde
Ne yapsa ne etse üstüne gitmişler
Mavi gökyüzünü ona dar etmişler
Gazete çıktı üç satır yazıyla
Uzamış sakalı çatlamış sazıyla
Birileri ona ölmedin diyordu
Ölüm ilanında hüzünle gülüyordu...
Ahmet Kaya - Bacalar & Kara Toprak (Mamoş)
bizim evin bacaları aman aman kader
yanmaz oldu sobaları aman aman kader
yarim gitti gelmez oldu aman aman kader
bu da bana bin dert oldu aman aman kader.
bahçelerde yeşil yaprak
mamoş giyer kara kaban
gel ikimiz sarılalım
en sonumuz kara toprak
eyvah eyvah mamoş eyvah
doktor getir yarama bak.
ben kapıyı araladım
ben bahtımı karaladım
eyvah eyvah eyvah eyvah
ben mamoşu yaraladım
uyan mamoş uyan uyan.
pencereden bir taş geldi
ben zannettim mamoş geldi
uyan mamoş uyan uyan
başımıza neler geldi
eyvah eyvah mamoş eyvah
doktor&tabip getir yarama bak.
yanmaz oldu sobaları aman aman kader
yarim gitti gelmez oldu aman aman kader
bu da bana bin dert oldu aman aman kader.
bahçelerde yeşil yaprak
mamoş giyer kara kaban
gel ikimiz sarılalım
en sonumuz kara toprak
eyvah eyvah mamoş eyvah
doktor getir yarama bak.
ben kapıyı araladım
ben bahtımı karaladım
eyvah eyvah eyvah eyvah
ben mamoşu yaraladım
uyan mamoş uyan uyan.
pencereden bir taş geldi
ben zannettim mamoş geldi
uyan mamoş uyan uyan
başımıza neler geldi
eyvah eyvah mamoş eyvah
doktor&tabip getir yarama bak.
Ahmet Kaya - Ayrılık Hediyesi
Ahmet Kaya - Ayrılık Hediyesi
Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız doğmuş gökyüzü ay-aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım tenhasında gecenin
Avutulmamış bir ben...
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar
Utangaç boynunun kolyesi olsun
Bu da benden sana
Ayrılığın hediyesi olsun...
Soytarılık etmeden güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun...
Şimdi iyi niyetlerimi
Bir bir yargılayıp asıyorum
Bu son olsun be.. bu son olsun!
Buda benim sana
Ayrılırken muazeretim olsun!
Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın!.
İşi-gücü olanlar çoktan gitti
Bir ben kaldım voltasında sensizliğin
Hiç uyumamış bir ben...
Şimdi dişlerimi sıkıp
Dudaklarıma kanamayı öğrettim
Ki bu kızıl damlalar
Körpe yanağında bir veda busesi olsun
Bu da benden sana
Heba edilmiş bir aşkın
Son nefesi olsun..
Kafamı duvara vurmadan
Tanıyabilmek seni
Beyninin içindekileri anlayabilmek
Ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
Bütün saatleri öylece dondurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun!
Artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
Olsun be! ne olacaksa olsun!
Bu da benim sana
Ayrılırken şikayetim olsun!
Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız doğmuş gökyüzü ay-aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım tenhasında gecenin
Avutulmamış bir ben...
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar
Utangaç boynunun kolyesi olsun
Bu da benden sana
Ayrılığın hediyesi olsun...
Soytarılık etmeden güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun...
Şimdi iyi niyetlerimi
Bir bir yargılayıp asıyorum
Bu son olsun be.. bu son olsun!
Buda benim sana
Ayrılırken muazeretim olsun!
Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın!.
İşi-gücü olanlar çoktan gitti
Bir ben kaldım voltasında sensizliğin
Hiç uyumamış bir ben...
Şimdi dişlerimi sıkıp
Dudaklarıma kanamayı öğrettim
Ki bu kızıl damlalar
Körpe yanağında bir veda busesi olsun
Bu da benden sana
Heba edilmiş bir aşkın
Son nefesi olsun..
Kafamı duvara vurmadan
Tanıyabilmek seni
Beyninin içindekileri anlayabilmek
Ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
Bütün saatleri öylece dondurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun!
Artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
Olsun be! ne olacaksa olsun!
Bu da benim sana
Ayrılırken şikayetim olsun!
Ahmet Kaya - Ayrılığın Hediyesi
Ahmet Kaya - Ayrılığın Hediyesi
şimdi saat sensizliğin ertesi
yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
avutulmuş çocuklar çoktan sustu
bir ben kaldım tenhasında gecenin
avutulmamış bir ben...
şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
ki bu yaşlar
utangaç boynunun kolyesi olsun
bu da benden sana
ayrılığın hediyesi olsun
soytarılık etmeden güldürebilmek seni
ekmek çalmadan doyurabilmek
ve haksızlık etmeden doğan güneşe
bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun..
şimdi iyi niyetlerimi
bir bir yargılayıp asıyorum
bu son olsun be..bu son olsun!
bu da benim sana
ayrılırken mazeretim olsun!
şimdi saat yokluğunun belası
sensiz gelen sabaha günaydın!
işi-gücü olanlar çoktan gitti
bir ben kaldım voltasında sensizliğin
hiç uyumamış bir ben...
şimdi dişlerimi sıkıp
dudaklarıma kanamayı öğrettim
ki bu kızıl damlalar
körpe yanağında bir veda busesi olsun
bu da benden sana
heba edilmiş bir aşkın
son nefesi olsun...
kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
beyninin içindekileri anlayabilmek
ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
bütün saatleri öylece durdurabilmek için
çıldırasıya paraladım kendimi
lanet olsun!
artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
olsun be! ne olacaksa olsun!
bu da benim sana
ayrılırken şikayetim olsun
gözyaşım utangaç boynunun inciden kolyesi olsun
her damla vefasız teninde bir veda busesi olsun isterim
sende ben gibi yan ömrüne hep ağla hep ağla
bu benden son dua
bu benden ayrılık hediyesi olsun
şimdi saat sensizliğin ertesi
yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
avutulmuş çocuklar çoktan sustu
bir ben kaldım tenhasında gecenin
avutulmamış bir ben...
şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
ki bu yaşlar
utangaç boynunun kolyesi olsun
bu da benden sana
ayrılığın hediyesi olsun
soytarılık etmeden güldürebilmek seni
ekmek çalmadan doyurabilmek
ve haksızlık etmeden doğan güneşe
bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun..
şimdi iyi niyetlerimi
bir bir yargılayıp asıyorum
bu son olsun be..bu son olsun!
bu da benim sana
ayrılırken mazeretim olsun!
şimdi saat yokluğunun belası
sensiz gelen sabaha günaydın!
işi-gücü olanlar çoktan gitti
bir ben kaldım voltasında sensizliğin
hiç uyumamış bir ben...
şimdi dişlerimi sıkıp
dudaklarıma kanamayı öğrettim
ki bu kızıl damlalar
körpe yanağında bir veda busesi olsun
bu da benden sana
heba edilmiş bir aşkın
son nefesi olsun...
kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
beyninin içindekileri anlayabilmek
ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
bütün saatleri öylece durdurabilmek için
çıldırasıya paraladım kendimi
lanet olsun!
artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
olsun be! ne olacaksa olsun!
bu da benim sana
ayrılırken şikayetim olsun
gözyaşım utangaç boynunun inciden kolyesi olsun
her damla vefasız teninde bir veda busesi olsun isterim
sende ben gibi yan ömrüne hep ağla hep ağla
bu benden son dua
bu benden ayrılık hediyesi olsun
Ahmet Kaya - Aynı Daldaydık
Saat 21'i vuranda
Burada kan panalar çalardı
Burada.
Burada hasret ve dert
Sen nerdeydin?
Bugün
Bugün görüş günümüz
Herkes geldi, sen nerdeydin?
Aynı daldaydık
Aynı daldaydık
Aynı daldan düştük ayrıldık
Aramızda yüzyıllık zaman
Yol yüzyıllık
Tam yüzyıl
Tam yüzyıl oldu yüzünü görmeyeli
Gözlerin içimde durmayalı.
Dokunmayalı sıcaklığına karnının
Tam yüzyıldır bekler beni bu şehirde bir kadın
Aynı daldaydık
Aynı daldaydık
Aynı daldan düştük ayrıldık
Aramızda yüzyıllık zaman
Yol yüzyıllık
Burada kan panalar çalardı
Burada.
Burada hasret ve dert
Sen nerdeydin?
Bugün
Bugün görüş günümüz
Herkes geldi, sen nerdeydin?
Aynı daldaydık
Aynı daldaydık
Aynı daldan düştük ayrıldık
Aramızda yüzyıllık zaman
Yol yüzyıllık
Tam yüzyıl
Tam yüzyıl oldu yüzünü görmeyeli
Gözlerin içimde durmayalı.
Dokunmayalı sıcaklığına karnının
Tam yüzyıldır bekler beni bu şehirde bir kadın
Aynı daldaydık
Aynı daldaydık
Aynı daldan düştük ayrıldık
Aramızda yüzyıllık zaman
Yol yüzyıllık
Ahmet Kaya - Ay Karanlik
Maviye
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgârda âsi.
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...
İtten aç,
Yılandan çıplak,
Vurgun ve belâ
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille
Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar,
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı,
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık...
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgârda âsi.
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...
İtten aç,
Yılandan çıplak,
Vurgun ve belâ
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille
Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar,
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı,
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık...
Ahmet Kaya - Ay Gidiyor
Canım ey canım ey
Canım eylen ey
Evimi başıma yıkıp giden hey
Kapkara büyürken
Geceler derinden
Canımı içimden
Alıp giden hey
Ay gidiyor
Günlerim kanıyor
Gün yüzün dönüyor
Ay gidiyor
Günlerim kanıyor
Gül yüzün dönmüyor
Canım ey canım ey
Yanan ömrüm ey
İçime ateşi
Koyup giden hey
Sessizce büyürken
Avluda cehennem
Güneşi koluna
Takıp gelsen hey
Canım eylen ey
Evimi başıma yıkıp giden hey
Kapkara büyürken
Geceler derinden
Canımı içimden
Alıp giden hey
Ay gidiyor
Günlerim kanıyor
Gün yüzün dönüyor
Ay gidiyor
Günlerim kanıyor
Gül yüzün dönmüyor
Canım ey canım ey
Yanan ömrüm ey
İçime ateşi
Koyup giden hey
Sessizce büyürken
Avluda cehennem
Güneşi koluna
Takıp gelsen hey
Ahmet Kaya - Arka Mahalle
Ağladım göz yaşlarım döndü denize
Ben derdimi kimseye söyleyemedim
Kurşunlara gelirken arka mahlede
Düştüm de yerlere bir of demedim
Başıma neler geldi sana diyemedim
Beni kaç kere dövdüler
Adını söylemedim of of of of
Yıkılsın evin
Ağladım gözyaşlarım düştü ateşe
Yine de bu yangını söndüremedim
Bağıra bağıra yazdım seni içime
Bir kez olsun yüzünü güldüremedim
Ben derdimi kimseye söyleyemedim
Kurşunlara gelirken arka mahlede
Düştüm de yerlere bir of demedim
Başıma neler geldi sana diyemedim
Beni kaç kere dövdüler
Adını söylemedim of of of of
Yıkılsın evin
Ağladım gözyaşlarım düştü ateşe
Yine de bu yangını söndüremedim
Bağıra bağıra yazdım seni içime
Bir kez olsun yüzünü güldüremedim
Ahmet Kaya - An Gelir
Paldır küldür yıkılır bulutlar
Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
O eski, o eski heyecan ölür
An gelir biter muhabbet
Şarkılar susar heves kalmaz
Şataraban ölür
Şarabın gazabından kork
Çünkü fena kırmızıdır
Kan tutar & tutan ölür
Sokaklar kuşatılmış
Karakollar taranır
Yağmurda bir militan ölür
An gelir
Ömrünün hırsızıdır
Her ölen pişman ölür
Hep yanlış anlaşılmıştır
Hayalleri yasaklanmış
An gelir şimşek yalar
Masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
Direkler çatırdar yalnızlıktan
Sehpada pir sultan ölür
Son umut kırılmıştır
Kaf dağı' nın ardındaki
Ne selam artık ne sabah
Kimseler bilmez nerdeler
Namlı masal sevdalıları
Evvel zaman içinde
Kalbur saman ölür
Kubbelerde uğuldar baki
Çeşmelerden akar sinan
An gelir
-la ilahe illallah-
Kanuni süleyman ölür
Görünmez bir mezarlıktır zaman
Şairler dolaşır saf saf
Tenhalarında şiir söyleyerek
Kim duysa & korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
Saatli bir bombadır patlar
An gelir
Attila ilhan ölür
Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
O eski, o eski heyecan ölür
An gelir biter muhabbet
Şarkılar susar heves kalmaz
Şataraban ölür
Şarabın gazabından kork
Çünkü fena kırmızıdır
Kan tutar & tutan ölür
Sokaklar kuşatılmış
Karakollar taranır
Yağmurda bir militan ölür
An gelir
Ömrünün hırsızıdır
Her ölen pişman ölür
Hep yanlış anlaşılmıştır
Hayalleri yasaklanmış
An gelir şimşek yalar
Masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
Direkler çatırdar yalnızlıktan
Sehpada pir sultan ölür
Son umut kırılmıştır
Kaf dağı' nın ardındaki
Ne selam artık ne sabah
Kimseler bilmez nerdeler
Namlı masal sevdalıları
Evvel zaman içinde
Kalbur saman ölür
Kubbelerde uğuldar baki
Çeşmelerden akar sinan
An gelir
-la ilahe illallah-
Kanuni süleyman ölür
Görünmez bir mezarlıktır zaman
Şairler dolaşır saf saf
Tenhalarında şiir söyleyerek
Kim duysa & korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
Saatli bir bombadır patlar
An gelir
Attila ilhan ölür
Ahmet Kaya - Amenna (Yaşayanlar Bir Gün Ölür)
Yaşayanlar bir gün ölür
Bir gün ölür elbette
Ağaçlarla balıklarla
Kuşlarla ben amenna
Ağlayanlar bir gün güler
Bir gün güler elbette
Uyanmakla anlamakla
Bilmekle ben amenna
Kısa çöp uzun çöpten
Hakkını alacak elbette
Direnmekle güvenmekle
Barışla ben amenna
Bir gün ölür elbette
Ağaçlarla balıklarla
Kuşlarla ben amenna
Ağlayanlar bir gün güler
Bir gün güler elbette
Uyanmakla anlamakla
Bilmekle ben amenna
Kısa çöp uzun çöpten
Hakkını alacak elbette
Direnmekle güvenmekle
Barışla ben amenna
Ahmet Kaya - Amanın Minnoş
Dağda keklik avlarım
Tabancamı yağlarım
Ben bir öksüz oğluyam
Gençliğime yanarım
Amanım minnoş, minnoş
Yaktın beni minnoş.
Yine oldu akşamlar
Eğleniyor gagoşlar
Vay benim deli gönlüm
Nerelerde akşamlar
Amanım minnoş, minnoş
Yaktın beni minnos
Zalım ağlattı beni
Derde bağlattı beni
En yoksul&kötü günlerimde
Bıraktı gitti beni
Amanım minnoş, minnoş
Yaktın beni minnoş.
Tabancamı yağlarım
Ben bir öksüz oğluyam
Gençliğime yanarım
Amanım minnoş, minnoş
Yaktın beni minnoş.
Yine oldu akşamlar
Eğleniyor gagoşlar
Vay benim deli gönlüm
Nerelerde akşamlar
Amanım minnoş, minnoş
Yaktın beni minnos
Zalım ağlattı beni
Derde bağlattı beni
En yoksul&kötü günlerimde
Bıraktı gitti beni
Amanım minnoş, minnoş
Yaktın beni minnoş.
Ahmet Kaya - Alnında Dağ Ateşi
Alnını dağ ateşiyle ışıtan dostum
Yüzünü kan ile yıkayan dostum
Senin uyurken dudağında gülümseyen bordo gül
Benim yüreğimi harmanlayan isyan olsun
Simdi dingin gövdende büyüyen sessizlik
Ellerimde patlamaya sabırsız mavzer olsun
Basini omuzuma yasla
Gögsümde tasiyayim seni
Gövdem gövdene
Gövden gövdeme can olsun
Yüzünü kan ile yıkayan dostum
Senin uyurken dudağında gülümseyen bordo gül
Benim yüreğimi harmanlayan isyan olsun
Simdi dingin gövdende büyüyen sessizlik
Ellerimde patlamaya sabırsız mavzer olsun
Basini omuzuma yasla
Gögsümde tasiyayim seni
Gövdem gövdene
Gövden gövdeme can olsun
Ahmet Kaya - Al Öfkemi
Her sürgünün gözlerine
Bu sebepten ah geceye
Kanatlanmış güvercine
Kırılacağım, kırılacağım
Yeter ki bil sen
Yorgun alnımda şafaklar
Bir düş kursun arkadaşlar
Bırak iz sürsün şarkılar
Yeter ki bul sen
Mahpushane duvarlarına
Hüznümü yazacağım
Her gün seni düşünüp
Yok olacağım
Al öfkemi koy yanına
Günü düşür dağlarıma
Haydi, dokun gözyaşıma
Ağlayacağım, ağlayacağım
Yeter ki gül sen
Bu sebepten ah geceye
Kanatlanmış güvercine
Kırılacağım, kırılacağım
Yeter ki bil sen
Yorgun alnımda şafaklar
Bir düş kursun arkadaşlar
Bırak iz sürsün şarkılar
Yeter ki bul sen
Mahpushane duvarlarına
Hüznümü yazacağım
Her gün seni düşünüp
Yok olacağım
Al öfkemi koy yanına
Günü düşür dağlarıma
Haydi, dokun gözyaşıma
Ağlayacağım, ağlayacağım
Yeter ki gül sen
Ahmet Kaya - Ah Ulan Rıza
Ahmet Kaya - Ah Ulan Rıza
Neden hala gelmedi?
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama..
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok!
Madara olduk meyhaneye
Ahh eşek kafam benim.
Nasıl da güvendik bu hergeleye?
Gelse balığa çıkacaktık
Ne çekersek kızartıp rakıyla yutacaktık.
Kafamız tam olunca şarkılar döktürüp,
Enterasan hayellere dalacaktık.
Bu sandalı geçen hafta çalıntıdan düşürdük
Arkadaşlar ısrar etti,
Biz de iyi olur, bize uyar diye düşündük.
Saat sekizde gelecekti.
Bana beş milyon borç verecekti..
Yoksa O nemrut karısıkaçtı da,
Onun peşinden mi gitti?
Eğer öyleyse yandık!
Gudubet gene yaptı yapacağını!
Geçen sene merdivenden itip
Kırmıştı Rıza’nın bacağını
Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak,
Ya da horlarken Rıza’yı boğacak.
Bak şimdi acıdım, aşkolsun adama...
Ben olsam vallahi başedemem!
Hele beş tane velet var ki boy boy,
Allah’tan düşmanıma dilemem
Aslında iyi çocuktur Rıza , efendi huyludur.
Herkesin suyuna gider.
Yoksa, kalıba vursan hani,
Tek başına on tane adam eder.
Bir keresinde hiç unutmam,
Üç beş zibidi haraca dadandı.
Rıza sandalyeyi kaptığı gibi
Herifleri hastaneye kadar kovaladı!
Aynı mahallede büyüdük,
Aynı kızları sevdik,
Aynı kafadaydık.
Orta ikiden bıraktık, matematik ağır geliyordu.
Biz başka havadaydık.
Aynı gömleği giyer, aynı sigaraya takılır,
Aynı takımı tutardık.
Fener’in maçına iddiaya girer,
Millete az mı yemek ısmarlattık.
Bir tek askerde ayrı düştük.
Bana Bornova düştü, ona Gelibolu.
Döner dönmez evlendirdiler,
En büyük salaklığı da bu oldu.
Ben se hiç düşünmedim, zaten param yoktu.
Hep tek tabanca gedim...
Benim beğendiğimi anam istemedi,
Onun gösterdiğini ben sevmedim.
Neyse bunlar derin mevzu..
Anlaşıldı bu herif gelmeyecek
Ufaktan yol alayım.
Anam evde yanlız, şimdi meraktan ölecek.
Gittim, vurdum kafayı yattım.
Rüyamda gördüm gülümseyerek geldiğini...
Ne bilirdim yolda kamyon çarpıp,
Hastaneye kavuşmadan can verdiğini?!
Vay be Rıza...........
Sonunda sen de düştün Azrail’in peşine!
Dün boşuna günahını almışım.
Ne olur kızma bu kardeşine...
Öğlen kahvede söylediler. Rıza ölmüş! dediler.
Ne kolay söylediler.
Sanki dev bir taş ocağını,
Kökünden dinamitleyip, üstüme devirdiler!
Ahh dostum... O kocaman gövdene
O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler?
O zalim tabutun tahtalarını,
Senin üzerine nasıl böyle çivilediler?
Yani sen şimdi gittin!...
Yani bir daha olmayacak mısın?
Yani bir daha borç vermeyecek,
Rakı ısmarlamayacak mısın?
Peki, beni kim kızdıracak?
Kim zar tutacak, kim ağzını şapırdatacak?
Peki, beni bu köhne dünyada
Senin anladığın kadar kim anlayacak?
Ulan Rıza.....
Ne hayallerimiz vardı oysa...
Ne acayip şeyler yapacaktık.
Totoyu bulunca dükkan açıp,
Adını Dostlar Meyhanesi koyacaktık.
Talih yüzümüze gülecekti be...
Karıyı boşayıp,
Sıfır bir Mercedes alacaktık.
Hafta sonu iki yavruyu kapıp
Boğaz yolunda o biçim fiyaka atacaktık.
Ah ulan Rıza.......
Bu mahallenin nesini beğanmedin de,
Öte yana taşındın?
Arasıra gıcıklaşırdın ama inan...
Benim en kral arkadaşımdın.
Ulan Rıza....ben şimdi bu koca deryada tek başıma ne halt
ederim?
Senden ayrılacağımı sanma...
Birkaç güne kalmaz ben de gelirim.
Neden hala gelmedi?
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama..
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok!
Madara olduk meyhaneye
Ahh eşek kafam benim.
Nasıl da güvendik bu hergeleye?
Gelse balığa çıkacaktık
Ne çekersek kızartıp rakıyla yutacaktık.
Kafamız tam olunca şarkılar döktürüp,
Enterasan hayellere dalacaktık.
Bu sandalı geçen hafta çalıntıdan düşürdük
Arkadaşlar ısrar etti,
Biz de iyi olur, bize uyar diye düşündük.
Saat sekizde gelecekti.
Bana beş milyon borç verecekti..
Yoksa O nemrut karısıkaçtı da,
Onun peşinden mi gitti?
Eğer öyleyse yandık!
Gudubet gene yaptı yapacağını!
Geçen sene merdivenden itip
Kırmıştı Rıza’nın bacağını
Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak,
Ya da horlarken Rıza’yı boğacak.
Bak şimdi acıdım, aşkolsun adama...
Ben olsam vallahi başedemem!
Hele beş tane velet var ki boy boy,
Allah’tan düşmanıma dilemem
Aslında iyi çocuktur Rıza , efendi huyludur.
Herkesin suyuna gider.
Yoksa, kalıba vursan hani,
Tek başına on tane adam eder.
Bir keresinde hiç unutmam,
Üç beş zibidi haraca dadandı.
Rıza sandalyeyi kaptığı gibi
Herifleri hastaneye kadar kovaladı!
Aynı mahallede büyüdük,
Aynı kızları sevdik,
Aynı kafadaydık.
Orta ikiden bıraktık, matematik ağır geliyordu.
Biz başka havadaydık.
Aynı gömleği giyer, aynı sigaraya takılır,
Aynı takımı tutardık.
Fener’in maçına iddiaya girer,
Millete az mı yemek ısmarlattık.
Bir tek askerde ayrı düştük.
Bana Bornova düştü, ona Gelibolu.
Döner dönmez evlendirdiler,
En büyük salaklığı da bu oldu.
Ben se hiç düşünmedim, zaten param yoktu.
Hep tek tabanca gedim...
Benim beğendiğimi anam istemedi,
Onun gösterdiğini ben sevmedim.
Neyse bunlar derin mevzu..
Anlaşıldı bu herif gelmeyecek
Ufaktan yol alayım.
Anam evde yanlız, şimdi meraktan ölecek.
Gittim, vurdum kafayı yattım.
Rüyamda gördüm gülümseyerek geldiğini...
Ne bilirdim yolda kamyon çarpıp,
Hastaneye kavuşmadan can verdiğini?!
Vay be Rıza...........
Sonunda sen de düştün Azrail’in peşine!
Dün boşuna günahını almışım.
Ne olur kızma bu kardeşine...
Öğlen kahvede söylediler. Rıza ölmüş! dediler.
Ne kolay söylediler.
Sanki dev bir taş ocağını,
Kökünden dinamitleyip, üstüme devirdiler!
Ahh dostum... O kocaman gövdene
O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler?
O zalim tabutun tahtalarını,
Senin üzerine nasıl böyle çivilediler?
Yani sen şimdi gittin!...
Yani bir daha olmayacak mısın?
Yani bir daha borç vermeyecek,
Rakı ısmarlamayacak mısın?
Peki, beni kim kızdıracak?
Kim zar tutacak, kim ağzını şapırdatacak?
Peki, beni bu köhne dünyada
Senin anladığın kadar kim anlayacak?
Ulan Rıza.....
Ne hayallerimiz vardı oysa...
Ne acayip şeyler yapacaktık.
Totoyu bulunca dükkan açıp,
Adını Dostlar Meyhanesi koyacaktık.
Talih yüzümüze gülecekti be...
Karıyı boşayıp,
Sıfır bir Mercedes alacaktık.
Hafta sonu iki yavruyu kapıp
Boğaz yolunda o biçim fiyaka atacaktık.
Ah ulan Rıza.......
Bu mahallenin nesini beğanmedin de,
Öte yana taşındın?
Arasıra gıcıklaşırdın ama inan...
Benim en kral arkadaşımdın.
Ulan Rıza....ben şimdi bu koca deryada tek başıma ne halt
ederim?
Senden ayrılacağımı sanma...
Birkaç güne kalmaz ben de gelirim.
Ahmet Kaya - Ah
Yüzünün yarısı göz kadife yansımalı
Bulutlu siyah ah bulutları eflatun
O boy aynasından çıktı fransızın malı
Vişne asidi vardı tadında rujunun
Ah sinema yıldızı filan olmalı
Ağızlığı kristal son derece uzun
Bir kibrit çakıldı mı ah yağmurluklu kız
Alevinden anlamlı dumanlar üfürüyor
Ah çocuk yüzünde gül goncası ağız
Saçlarından incecik su tozu dökülüyor
Sığınak gibi derin ağaçlar gibi yalnız
Karartma başlamış ışıklar örtülüyor
Ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu
Kırkmaları morsalkım göz kapakları saydam
Çok vapurun battığı bir liman orospusu
Bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam
Ay ışığında deniz akordeon solosu
Pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam
Görkemli çadırında italyan lunaparkın
Sanki zeytin düşürür yerlere gözlerini
Ah tahtına kurulmuş bol sakallı bir kadın
Sutyenler tutmuyor çılğın göğüslerini
Kaşları ip incesi kumral kirpikleri kalın
Kim görse şaşırır sakalının süslerini
Tavana asılmış sosyalist saçlarından
Ah sabah sabah omuzları kan içinde
İşkence sonrası genç bir kadın militan
Yığınlar uğulduyor hummalı gençliğinde
Adı bile çıkmamış dudaklarından
Doğru yaşadığının sımsıkı bilincinde
Bulutlu siyah ah bulutları eflatun
O boy aynasından çıktı fransızın malı
Vişne asidi vardı tadında rujunun
Ah sinema yıldızı filan olmalı
Ağızlığı kristal son derece uzun
Bir kibrit çakıldı mı ah yağmurluklu kız
Alevinden anlamlı dumanlar üfürüyor
Ah çocuk yüzünde gül goncası ağız
Saçlarından incecik su tozu dökülüyor
Sığınak gibi derin ağaçlar gibi yalnız
Karartma başlamış ışıklar örtülüyor
Ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu
Kırkmaları morsalkım göz kapakları saydam
Çok vapurun battığı bir liman orospusu
Bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam
Ay ışığında deniz akordeon solosu
Pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam
Görkemli çadırında italyan lunaparkın
Sanki zeytin düşürür yerlere gözlerini
Ah tahtına kurulmuş bol sakallı bir kadın
Sutyenler tutmuyor çılğın göğüslerini
Kaşları ip incesi kumral kirpikleri kalın
Kim görse şaşırır sakalının süslerini
Tavana asılmış sosyalist saçlarından
Ah sabah sabah omuzları kan içinde
İşkence sonrası genç bir kadın militan
Yığınlar uğulduyor hummalı gençliğinde
Adı bile çıkmamış dudaklarından
Doğru yaşadığının sımsıkı bilincinde
Ahmet Kaya - Ağlama Bebeğim
Ahmet Kaya - Ağlama Bebeğim
Ağlama bebek, ağlama sende
Umut sende yarın sende.
Yağmur gibi gözlerinden akan yaş niye,
Bu suskunluk, bu durgunluk, sıkıntın niye.
Çok uzakta öyle bir yer var
O yerlerde mutluluklar
Paylaşılmaya hazır
Bir hayat var.
Ağlama bebeğim ağlama sende
Acı sende hasret sende.
Dalıp dalıp derinlere düşünmen niye,
Bu küskünlük, bu dargınlık, kızgınlık niye.
Ağlama bebek, ağlama sende
Umut sende yarın sende.
Yağmur gibi gözlerinden akan yaş niye,
Bu suskunluk, bu durgunluk, sıkıntın niye.
Çok uzakta öyle bir yer var
O yerlerde mutluluklar
Paylaşılmaya hazır
Bir hayat var.
Ağlama bebeğim ağlama sende
Acı sende hasret sende.
Dalıp dalıp derinlere düşünmen niye,
Bu küskünlük, bu dargınlık, kızgınlık niye.
Ahmet Kaya - Ağladıkça
Ahmet Kaya - Ağladıkça
Dağlarda öfkeli başım
Serhatta hep akşam oluyor
Nasipsiz kıştan mı
Yağmurdan mı yoksa aşktan mı
Ağladıkça ağladıkça, dağlarımız yeşerecek
Görecek göreceksin, ağladıkça ağladıkça
Geceyi tutacağız, görecek göreceksin
Ağladıkça ağladıkça güneşi tutacağız
Görecek göreceksin
İlk yazda bitti telaşım
Alnımda hep kavga duruyor
Vakitsiz hırstan mı
Bahardan mı yoksa aşktan mı
Ağladıkça ağladıkça, bozkırlar yeşerecek
Görecek göreceksin, ağladıkça ağladıkça
Güneşi tutacağız, görecek göreceksin
Dağlarda öfkeli başım
Serhatta hep akşam oluyor
Nasipsiz kıştan mı
Yağmurdan mı yoksa aşktan mı
Ağladıkça ağladıkça, dağlarımız yeşerecek
Görecek göreceksin, ağladıkça ağladıkça
Geceyi tutacağız, görecek göreceksin
Ağladıkça ağladıkça güneşi tutacağız
Görecek göreceksin
İlk yazda bitti telaşım
Alnımda hep kavga duruyor
Vakitsiz hırstan mı
Bahardan mı yoksa aşktan mı
Ağladıkça ağladıkça, bozkırlar yeşerecek
Görecek göreceksin, ağladıkça ağladıkça
Güneşi tutacağız, görecek göreceksin
Ahmet Kaya - Adı Yılmaz
Dalyan gibi bir çocuktu
Benim gözümde küçüktü
Küstüde dağlara çıktı
İner mi inmez mi bilmem
Şimdi dağların tozudur
Belki isyanın sazıdır
Halen kalbimde sızıdır
Diner mi dinmez mi bilmem
Adı Yılmaz kendi yılmaz
Makamı yok dem tutulmaz
Dağlara soru sorulmaz
Döner mi dönmez mi bilmem
Mavi gözleri boncuktur
Ölüm korkusu şuncuktur
Azrail atı kancıktır
Biner mi binmez mi bilmem
Parkasına kar yağmıştır
Bir kenarda ağlamıştır
Belki elleri yanmıştır
Söner mi sönmez mi bilmem
Adı Yılmaz kendi yılmaz
Makamı yok dem tutulmaz
Dağlara soru sorulmaz
Döner mi dönmez mi bilmem
Benim gözümde küçüktü
Küstüde dağlara çıktı
İner mi inmez mi bilmem
Şimdi dağların tozudur
Belki isyanın sazıdır
Halen kalbimde sızıdır
Diner mi dinmez mi bilmem
Adı Yılmaz kendi yılmaz
Makamı yok dem tutulmaz
Dağlara soru sorulmaz
Döner mi dönmez mi bilmem
Mavi gözleri boncuktur
Ölüm korkusu şuncuktur
Azrail atı kancıktır
Biner mi binmez mi bilmem
Parkasına kar yağmıştır
Bir kenarda ağlamıştır
Belki elleri yanmıştır
Söner mi sönmez mi bilmem
Adı Yılmaz kendi yılmaz
Makamı yok dem tutulmaz
Dağlara soru sorulmaz
Döner mi dönmez mi bilmem
Ahmet Kaya - Adı Bahtiyar
Ahmet Kaya - Adı Bahtiyar
Geçiyor önümden sirenler içinde
Ah eller üstünde çiçekler içinde
Dudağında yarım bir sevdanın hüznü
Aslan gibi göğsü türküler içinde
Rastlardım avluda hep volta atarken
Cıgara içerken yahut coblanırken
Kimseyle konuşmaz dal gibi titrerdi
Çocukça sevdiği çiçeği sularken
Diyarbakırlıymış adı Bahtiyar
Suçu saz çalmakmış öğrendiği kadar
Geçiyor önümden gül yüzlü Bahtiyar
Yara aldığı yerde kalan sazı kadar
Beni tez saldılar o içerde kaldı
Çok sonra duydum ki Yozgatta sürgünde
Ne yapsa etse üstüne gitmişler
Mavi gök yüzünü ona dar etmişler
Gazetede çıktı üç satır yazı ile
Uzamış sakalı çatlamış sazıyla
Birileri ona ölmedin diyorda
Ölüm ilanında hüzünle gülüyordu
Geçiyor önümden sirenler içinde
Ah eller üstünde çiçekler içinde
Dudağında yarım bir sevdanın hüznü
Aslan gibi göğsü türküler içinde
Rastlardım avluda hep volta atarken
Cıgara içerken yahut coblanırken
Kimseyle konuşmaz dal gibi titrerdi
Çocukça sevdiği çiçeği sularken
Diyarbakırlıymış adı Bahtiyar
Suçu saz çalmakmış öğrendiği kadar
Geçiyor önümden gül yüzlü Bahtiyar
Yara aldığı yerde kalan sazı kadar
Beni tez saldılar o içerde kaldı
Çok sonra duydum ki Yozgatta sürgünde
Ne yapsa etse üstüne gitmişler
Mavi gök yüzünü ona dar etmişler
Gazetede çıktı üç satır yazı ile
Uzamış sakalı çatlamış sazıyla
Birileri ona ölmedin diyorda
Ölüm ilanında hüzünle gülüyordu
Ahmet Kaya - Ada Sahilleri
Ada sahillerinde bekliyorum
Her zaman yollarını gözlüyorum
Seni senden güzelim istiyorum
Beni şad et şadiye başın için
Her zaman sen yalancı ben kani
Her zaman orta yerde bir mani
Her zaman sen uzakta ben müştak
Her tellakide bir hayalin berrak
Nerede o mis gibi leylaklar
Sararıp solmak üzere yapraklar
Bana mesken olunca topraklar
Beni yad et güzelim başın için
Her zaman yollarını gözlüyorum
Seni senden güzelim istiyorum
Beni şad et şadiye başın için
Her zaman sen yalancı ben kani
Her zaman orta yerde bir mani
Her zaman sen uzakta ben müştak
Her tellakide bir hayalin berrak
Nerede o mis gibi leylaklar
Sararıp solmak üzere yapraklar
Bana mesken olunca topraklar
Beni yad et güzelim başın için
Ahmet Kaya - Acılara Tutunmak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimizde
O yuvasız çalı kuşu
Bense kafeste kanarya
O dolaşmış daldan dala
Savurmuş yüreğini
Ben bölmüşüm yüreğimi
Başkaldıran dizelere
Aramakmış oysa sevmek
Özlemekmiş oysa sevmek
Bulup bulup yitirmekmiş
Düşsel bir oyuncağı
Yalanmış hepsi yalan
Yalanmış hepsi yalan
Sevmek diye bir şey varmış
Sevmek diye bir şey yokmuş
Acı çektim günlerce
Acı çektim susarak
Şu kısacık konaklıkta
Deprem kargaşasında
Yaşadım bir kaç bin yıl
Acılara tutunarak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimizde
Acılardan arta kalan
İşte bu bakışlarmış
Buğu diye gözlerimde
Gün batımı bulutlarmış
Özgürüz ikimizde
O yuvasız çalı kuşu
Bense kafeste kanarya
O dolaşmış daldan dala
Savurmuş yüreğini
Ben bölmüşüm yüreğimi
Başkaldıran dizelere
Aramakmış oysa sevmek
Özlemekmiş oysa sevmek
Bulup bulup yitirmekmiş
Düşsel bir oyuncağı
Yalanmış hepsi yalan
Yalanmış hepsi yalan
Sevmek diye bir şey varmış
Sevmek diye bir şey yokmuş
Acı çektim günlerce
Acı çektim susarak
Şu kısacık konaklıkta
Deprem kargaşasında
Yaşadım bir kaç bin yıl
Acılara tutunarak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimizde
Acılardan arta kalan
İşte bu bakışlarmış
Buğu diye gözlerimde
Gün batımı bulutlarmış
Ahmet Kaya - Acı Ninni
Uyusun ha iyi büyüsün
Camlar buğulanmasın
Sen uyu uyusun
Bulutlar uyanmasın
Işıklar uyanmasın
Camlar buğulanmasın.
Sen uyu, uyanmasın
İstanbul uyusun
Karagümrük uyusun
Fatih uyusun
Atatürk bulvarında
Rüyalar büyüsün.
Sen uyu, uyusun
İstanbul uyanmasın
Gemiler uyanmasın
Camlar buğulanmasın
Cibali uyanmasın
Kalbim buğulanmasın
Gemiler uyanmasın
Camlar buğulanmasın.
Camlar buğulanmasın
Sen uyu uyusun
Bulutlar uyanmasın
Işıklar uyanmasın
Camlar buğulanmasın.
Sen uyu, uyanmasın
İstanbul uyusun
Karagümrük uyusun
Fatih uyusun
Atatürk bulvarında
Rüyalar büyüsün.
Sen uyu, uyusun
İstanbul uyanmasın
Gemiler uyanmasın
Camlar buğulanmasın
Cibali uyanmasın
Kalbim buğulanmasın
Gemiler uyanmasın
Camlar buğulanmasın.
Ahmet Kaya - (Potbori) Fabrika Kızı, Cama Çıkma, Fabrika Önü
Bir mavi otobüs gelirdi
Seni alır giderdi
O mavi otobüs var ya
Seni alır giderdi
Kaldırımlar kaldırımlar varya
Seni alır giderdi
O mavi otobüs varya
Seni alır giderdi
Fabrikada tütün sarar sanki kendi içer gibi
Oturmuşta hayal kurar bütün insanlar gibi
Cama cama
Cama çıkma sevdiğim
O fabrikanın onu varya
O kalabalık insanlar varya
Seni alır giderdi
Saat 6''yı 10 geçe varya
O mavi otobüs varya
O insanlar varya
Seni alır giderdi
Fabrikada tütün sarar
Sanki kendi içer gibi
Oturmuşta hayal kurar
Bütün insanlar gibi
Seni alır giderdi
O mavi otobüs var ya
Seni alır giderdi
Kaldırımlar kaldırımlar varya
Seni alır giderdi
O mavi otobüs varya
Seni alır giderdi
Fabrikada tütün sarar sanki kendi içer gibi
Oturmuşta hayal kurar bütün insanlar gibi
Cama cama
Cama çıkma sevdiğim
O fabrikanın onu varya
O kalabalık insanlar varya
Seni alır giderdi
Saat 6''yı 10 geçe varya
O mavi otobüs varya
O insanlar varya
Seni alır giderdi
Fabrikada tütün sarar
Sanki kendi içer gibi
Oturmuşta hayal kurar
Bütün insanlar gibi
Ahmet Günday - Zeytin Dalı Çürük Olur
Zeytin Dalı Çürük Olur Basmaya Gelmez
Aman Aman Basmaya Gelmez
Elin Kızı Pek Cavır Olur Küsmeye Gelmez
Aman Aman Küsmeye Gelmez
Yenge Çalsa Kız Oynasa Allı Da Pulluya
Aman Aman Basma Da Donluya
İğdenin Dalına Basma Kırılıverir
Aman Aman Kırılıverir
Elin Kızı Pek Cavır Olur Sarılıverir
Aman Aman Sarılıverir
Yenge Çalsa Kız Oynasa Allı Da Pulluya
Aman Aman Basma Da Donluya
Portakalı Soyamadım Elimde Kaldı
Aman Aman Elimde Kaldı
Cavırın Gızı Pek Güzel İmiş Gözümde Kaldı
Aman Aman Gözümde Kaldı
Yenge Çalsa Kız Oynasa Allı Da Pulluya
Aman Aman Basma Da Donluya
Aman Aman Basmaya Gelmez
Elin Kızı Pek Cavır Olur Küsmeye Gelmez
Aman Aman Küsmeye Gelmez
Yenge Çalsa Kız Oynasa Allı Da Pulluya
Aman Aman Basma Da Donluya
İğdenin Dalına Basma Kırılıverir
Aman Aman Kırılıverir
Elin Kızı Pek Cavır Olur Sarılıverir
Aman Aman Sarılıverir
Yenge Çalsa Kız Oynasa Allı Da Pulluya
Aman Aman Basma Da Donluya
Portakalı Soyamadım Elimde Kaldı
Aman Aman Elimde Kaldı
Cavırın Gızı Pek Güzel İmiş Gözümde Kaldı
Aman Aman Gözümde Kaldı
Yenge Çalsa Kız Oynasa Allı Da Pulluya
Aman Aman Basma Da Donluya
Ahmet Gazi Ayhan - Zalim Felek Değirmenin Döndü Mü
Zalim Felek Değirmenin Döndü Mü
Bağın Bahçen Sular İle Doldu Mu
Ben Yaparım Sen Yıkarsın Bendimi
Döne Döne Nöbet Bize Geldi Mi (Beyler Geldimi Of)
Yüce Dağdan İndirdiler Al İle
Kollarımı Bağladılar Şal İle
Elin Gönlü Dünya Dolu Mal İle
Benim Gönlüm Suna Boylu Yar İle (Beyler Yar İle)
Bağın Bahçen Sular İle Doldu Mu
Ben Yaparım Sen Yıkarsın Bendimi
Döne Döne Nöbet Bize Geldi Mi (Beyler Geldimi Of)
Yüce Dağdan İndirdiler Al İle
Kollarımı Bağladılar Şal İle
Elin Gönlü Dünya Dolu Mal İle
Benim Gönlüm Suna Boylu Yar İle (Beyler Yar İle)
- Yarim İstanbul&
Yarim İstanbul�u Mesken Mi Tuttun,
Gördün Güzelleri Beni Unuttun,
Sılaya Gelmeye Yemin Mi Ettin.
Gayri Dayanacak Özüm Kalmadı,
Mektuba Yazacak Sözüm Kalmadı.
Yarim Sen Gideli Yedi Yıl Oldu,
Diktiğin Fidanlar Meyveye Geldi,
Seninle Gidenler Sılaya Döndü.
Gayri Dayanacak Özüm Kalmadı,
Gençlik Elden Uçtu Gitti, Gelmene Lüzum Kalmadı
Gördün Güzelleri Beni Unuttun,
Sılaya Gelmeye Yemin Mi Ettin.
Gayri Dayanacak Özüm Kalmadı,
Mektuba Yazacak Sözüm Kalmadı.
Yarim Sen Gideli Yedi Yıl Oldu,
Diktiğin Fidanlar Meyveye Geldi,
Seninle Gidenler Sılaya Döndü.
Gayri Dayanacak Özüm Kalmadı,
Gençlik Elden Uçtu Gitti, Gelmene Lüzum Kalmadı
Ahmet Emre Akman - Vazgeçtim Bebeğim
Sen benim için vazgeçilmezdin bebeğim
Ama sen beni hiç sevmedin
Dayanamaz bu yürek artık canımı acıtır
Sensiz geçen bu günler kim bilir ne gün biter
Dönmek isteyipte birgün gelirsen yanıma
Yüzüne bakmam senin asla bir daha
Seni ne çok sevdiğimi anlatamam ben sana
Ama senin yaptıkların artık yeter bana
Artık sevmeyeceğim seni bir daha
Dayanamaz demiştimya dayanır bu kalp buna
Sensiz bu gün günler geçemez demiştim ya
Belki de daha çabuk geçer bundan sonra
Vazgeçtim bebeğim , Sevemem birdaha...
Vazgeçtim bitanem , Olamaz birdaha...
Ama sen beni hiç sevmedin
Dayanamaz bu yürek artık canımı acıtır
Sensiz geçen bu günler kim bilir ne gün biter
Dönmek isteyipte birgün gelirsen yanıma
Yüzüne bakmam senin asla bir daha
Seni ne çok sevdiğimi anlatamam ben sana
Ama senin yaptıkların artık yeter bana
Artık sevmeyeceğim seni bir daha
Dayanamaz demiştimya dayanır bu kalp buna
Sensiz bu gün günler geçemez demiştim ya
Belki de daha çabuk geçer bundan sonra
Vazgeçtim bebeğim , Sevemem birdaha...
Vazgeçtim bitanem , Olamaz birdaha...
Ahmet Emre Akman - Çok Geç Artık Sevgilim
Son bir kez daha görmek isterdim seni,
Bir kez daha beni sevdiğini söylemeni...
Çok geç artık canım sevgilim
Senin o güzel gözlerini bir daha göremeyeceğim
Gidiyorum artık bir daha dönmeyeceğim...
Yanı başımda buldum seni
Ayrılık vakti gelip çattığında
Beni sevdiğini söyledin
Geri dönmeyeceğimi anladığında...
Aslında senin en korktuğun şey,
Artık gerçekleşmişti...
Sevdiğin artık yanında değil,
Çok uzaklara gitmişti...
Sana söylerdi hep seni sevdiğini,
Tek duymak istediği bir tek şeydi,
SEVİYORUM SENİ...
Çok geç atık canım sevgilim
Söylesende sevdiğini,
Dönmeyeceğim bir daha asla geri...
Bir kez daha beni sevdiğini söylemeni...
Çok geç artık canım sevgilim
Senin o güzel gözlerini bir daha göremeyeceğim
Gidiyorum artık bir daha dönmeyeceğim...
Yanı başımda buldum seni
Ayrılık vakti gelip çattığında
Beni sevdiğini söyledin
Geri dönmeyeceğimi anladığında...
Aslında senin en korktuğun şey,
Artık gerçekleşmişti...
Sevdiğin artık yanında değil,
Çok uzaklara gitmişti...
Sana söylerdi hep seni sevdiğini,
Tek duymak istediği bir tek şeydi,
SEVİYORUM SENİ...
Çok geç atık canım sevgilim
Söylesende sevdiğini,
Dönmeyeceğim bir daha asla geri...
Ahmet Emre Akman - Bir Gün Gelecek
Bitmiyor içimdeki bu sevgi
Silemiyorum bir türlü yaşadığımız o günleri
Belki o güzel gözlerinden,belki o güzelliğinden
Belki de sana olan bu sevgimden...
Seninle olmuyor artık
Seni ne çok sevsemde
Seninle gitmiyor artık
Bu aşk ne kadar büyüksede
Bir gün gelecek,
Seni unuttum diyeceğim sana
Bir gün gelecek,
Seni görmeyeyim diyeceğim bir daha
Bir gün gelecek,
Seni sevmiyorum diyeceğim bundan sonra
Bir gün gelecek,
Bitecek bu sevda...
Silemiyorum bir türlü yaşadığımız o günleri
Belki o güzel gözlerinden,belki o güzelliğinden
Belki de sana olan bu sevgimden...
Seninle olmuyor artık
Seni ne çok sevsemde
Seninle gitmiyor artık
Bu aşk ne kadar büyüksede
Bir gün gelecek,
Seni unuttum diyeceğim sana
Bir gün gelecek,
Seni görmeyeyim diyeceğim bir daha
Bir gün gelecek,
Seni sevmiyorum diyeceğim bundan sonra
Bir gün gelecek,
Bitecek bu sevda...
Ahmet Çetin - Kabullenmiştim
Herşeyim sendin herşeyimi aldın
Beni böyle yarı yolda nasıl bıraktın
Şimdi nerdesin kiminle belki yeni sevgilinle
İçin hiç sızlamaz mı onu öptüğünde
Herşeyi göre göre kabullenmiştim
Herşeyibile bile değişir demiştim
Nede çok yanılmışım farklısın sandım
Şimdi senden uzakta yapayalnızım
Beni böyle yarı yolda nasıl bıraktın
Şimdi nerdesin kiminle belki yeni sevgilinle
İçin hiç sızlamaz mı onu öptüğünde
Herşeyi göre göre kabullenmiştim
Herşeyibile bile değişir demiştim
Nede çok yanılmışım farklısın sandım
Şimdi senden uzakta yapayalnızım
Ahmet Aslan - Xerib Xerib
Xerıb xerıb ,keko
Xerîb , xerîb , keko… ez bibirîn im
Telvê vê pepûgê dayê ez dixwînim
Çadir bi çadir bi digerim, birayêe xwe ez nabinim
Par van çaxan…. îsal van çaxan
Ekser daketibû dayê, dora van baxan
Li min sewa te gerîm diyarnê çeqera daxan
Xerîb , xerîb , keko… ez birirîn im
Telvê vê pepûgê dayê ez dixwînim
Çadir bi çadir bi digerim, birayêe xwe ez nabinim
Lawo law zabito; nebiya macîr
Nizam tu tirk î , nîzam kurmanc î
Bono birayê min ra dayinandibû sêwtiya daraxacî
Xerîb , xerîb , keko… ez bibirîn im
Telvê vê pepûgê dayê ez dixwînim
Çadir bi çadir bi digerim, birayêe xwe ez nabinim
Par van çaxan…. îsal van çaxan
Ekser daketibû dayê, dora van baxan
Li min sewa te gerîm diyarnê çeqera daxan
Xerîb , xerîb , keko… ez birirîn im
Telvê vê pepûgê dayê ez dixwînim
Çadir bi çadir bi digerim, birayêe xwe ez nabinim
Lawo law zabito; nebiya macîr
Nizam tu tirk î , nîzam kurmanc î
Bono birayê min ra dayinandibû sêwtiya daraxacî
Ahmet Aslan - Tanımadığım Ten
Yalnizca bir kirintiydin, icime ilk dustugunde
Vakitsiz bir anda...
Bilmedigim bir neden beni alip goturdugunde o yerlere
Keder ve budalaliktan baska yasamin bir anlami varmiydi
Aradigim aski bulduysam, sendedir
ya bu benim icimde dolasanda kimdir
Ya bu benim icimde mekan tutanda kimdir
Adem evvelinden beri bir yanimiz noksandir
neylersin...
Beni bu alemde divane gibi gezdiren sen degilmisin
Geriye kalan yalnizca tanimadigim bu tendir
Vakitsiz bir anda...
Bilmedigim bir neden beni alip goturdugunde o yerlere
Keder ve budalaliktan baska yasamin bir anlami varmiydi
Aradigim aski bulduysam, sendedir
ya bu benim icimde dolasanda kimdir
Ya bu benim icimde mekan tutanda kimdir
Adem evvelinden beri bir yanimiz noksandir
neylersin...
Beni bu alemde divane gibi gezdiren sen degilmisin
Geriye kalan yalnizca tanimadigim bu tendir
Ahmet Aslan - Susarak Özlüyorum
Susarak Özlüyorum (işte buna bıçak çekiyorum)
Sözcüklerim varmiyor uzaklarına
Birer birer düşüyor bütün öpmelerim
Ağır yenilgiler alarak
Adresinde yoklugunu kıyamet bilerek
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
Sense uzak, çok uzakta
Bir deniz gibisin resimlerde
Dokunsan Dersim olur, göçerim mecburen
Duydum çok sonradan, adın önemli değil
Acın aynı tadı veriyor zaten
Adresinde yokluğunu kıyamet bilerek
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
işte buna bıçak çekiyorum
şimdi adı yok, hiç bir sevginin
Zaman zaman değil şimdi
Yalnız benmiyim bu ahir zamanda
Derviş mekanına aşk ile cağıran
Bu ahir zamanda
Sözcüklerim varmiyor uzaklarına
Birer birer düşüyor bütün öpmelerim
Ağır yenilgiler alarak
Adresinde yoklugunu kıyamet bilerek
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
Sense uzak, çok uzakta
Bir deniz gibisin resimlerde
Dokunsan Dersim olur, göçerim mecburen
Duydum çok sonradan, adın önemli değil
Acın aynı tadı veriyor zaten
Adresinde yokluğunu kıyamet bilerek
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
işte buna bıçak çekiyorum
şimdi adı yok, hiç bir sevginin
Zaman zaman değil şimdi
Yalnız benmiyim bu ahir zamanda
Derviş mekanına aşk ile cağıran
Bu ahir zamanda
Ahmet Aslan - Qirayis
Layê mi serê xo biye vece mi zerê aşîron ra
Remnaye tilisimê herdê dewresê mi remnay
No ke vesneno
Ke mi vesne lao
Haqo ti mearê kesi ser de
Qirayisê mino herd asmen de canê beno
Saire mi sair bi wayirê desdê jano bi
Astarê Koye Tuzugi bi
Doyê waro ruye asmen ra
No ke vesneno
Ke mi vesne lao
Haqo ti mearê kesi ser de
Qirayisê mino herd asmen de canê beno
Remnaye tilisimê herdê dewresê mi remnay
No ke vesneno
Ke mi vesne lao
Haqo ti mearê kesi ser de
Qirayisê mino herd asmen de canê beno
Saire mi sair bi wayirê desdê jano bi
Astarê Koye Tuzugi bi
Doyê waro ruye asmen ra
No ke vesneno
Ke mi vesne lao
Haqo ti mearê kesi ser de
Qirayisê mino herd asmen de canê beno
Ahmet Aslan - Pervane
Pervaneyim pervane
Ahuzar oldum ateşte
Perim deydi tenine
Yandım kavruldum
Döndüm döndüm nice döndüm
Ahuzar oldumda döndüm
Aramam derman derdine
Görünmez yüküm gözünde
Perim deyince tenine
Oynar yüreğim içinde
Oynar direğim içinde
Pervaneyim pervane
Gözlerin hep tanyerinde
Kızıla dönsün artık küreyi alem
Kızıla dönsün karanlık gece
Yansın yansın da kavrulsun
Çıranın içine dönsün
Ahuzar oldum ateşte
Perim deydi tenine
Yandım kavruldum
Döndüm döndüm nice döndüm
Ahuzar oldumda döndüm
Aramam derman derdine
Görünmez yüküm gözünde
Perim deyince tenine
Oynar yüreğim içinde
Oynar direğim içinde
Pervaneyim pervane
Gözlerin hep tanyerinde
Kızıla dönsün artık küreyi alem
Kızıla dönsün karanlık gece
Yansın yansın da kavrulsun
Çıranın içine dönsün
Ahmet Aslan - Meso
Meso, meso, meso royê mi ra mevece meso
Sebir bike, meso esqê mawo rez bireso
Dina hiraya teynayinê xiravina, meso
Meso, yarê ez rew miron, sey manenay, meso
Meso, meso ... meso ...
Meso meso, zeriya mi ca meverde, meso
Mircika mi meso, tevera puko, xezebo, meso
Mi rê to re kes star nêbeno, meso
Meso wuli serdiçinay ez ben feqir, meso
Meso, meso ... meso ...
Meso meso, dormê ma bêbextiya, meso
Heliya binato pinê, meteristere meso
Kune ta ra beni kou serde, meso
Per o payê tu sikine, zerya mi bervena, meso
Meso meso ... meso ...
Sebir bike, meso esqê mawo rez bireso
Dina hiraya teynayinê xiravina, meso
Meso, yarê ez rew miron, sey manenay, meso
Meso, meso ... meso ...
Meso meso, zeriya mi ca meverde, meso
Mircika mi meso, tevera puko, xezebo, meso
Mi rê to re kes star nêbeno, meso
Meso wuli serdiçinay ez ben feqir, meso
Meso, meso ... meso ...
Meso meso, dormê ma bêbextiya, meso
Heliya binato pinê, meteristere meso
Kune ta ra beni kou serde, meso
Per o payê tu sikine, zerya mi bervena, meso
Meso meso ... meso ...
Ahmet Aslan - Gulbang
Veciyo serê koyê munzurî
Mineti nekanî deme duna gewrî rî
Esq zere mi di gulbang dano
Gulbang dano, gulbang dano, gulbang dano
Esq zerê mi di gulbang dano
Esqê ti yo zerê mi di gulbang dano
Heserê ti yo mi keno eskera el alemî re
Kam se vano vaco, eyne mi di niyo
Ezo xo re budalau dornagê to dero
Ezo xo re şanowû dornagê to dero
Gulbang dano, gulbang dano, gulbang dano
Esq zerê mi di gulbang dano
Esqê ti yo zerê mi di gulbang dano
Mineti nekanî deme duna gewrî rî
Esq zere mi di gulbang dano
Gulbang dano, gulbang dano, gulbang dano
Esq zerê mi di gulbang dano
Esqê ti yo zerê mi di gulbang dano
Heserê ti yo mi keno eskera el alemî re
Kam se vano vaco, eyne mi di niyo
Ezo xo re budalau dornagê to dero
Ezo xo re şanowû dornagê to dero
Gulbang dano, gulbang dano, gulbang dano
Esq zerê mi di gulbang dano
Esqê ti yo zerê mi di gulbang dano
Ahmet Aslan - Çirtika
Çirtîka bîvêso daê, mı va, sal o kerre
Ez aman Çirtıke daê, nêgırotan zerre
Dîlegê mı ke Heq ra esto,
Nêwerê emegê xuyê serre
Sano sano sano sano
Nao tariyo, sano
Mın Dere qedito Heqo, vurniya mı Gabano
Veciya Tersê mı ke ez bımıri,
Mızo, hem dumano
Waê waê, waê waê way lemınê waê
Ezo amane, veciya re, Heqo, Gabanê çê vêsay
Sedaê gosê mı ro şıya, nêzan, koti ro veng day
Zımıqa bıvêso, çewres hêniyê Muziri
Abasan kerda parti emser, Rocê Xızıri
Tersê mıno ke ters bo,
Koê vêsay de ewro ez bımıri
Ez aman Çirtıke daê, nêgırotan zerre
Dîlegê mı ke Heq ra esto,
Nêwerê emegê xuyê serre
Sano sano sano sano
Nao tariyo, sano
Mın Dere qedito Heqo, vurniya mı Gabano
Veciya Tersê mı ke ez bımıri,
Mızo, hem dumano
Waê waê, waê waê way lemınê waê
Ezo amane, veciya re, Heqo, Gabanê çê vêsay
Sedaê gosê mı ro şıya, nêzan, koti ro veng day
Zımıqa bıvêso, çewres hêniyê Muziri
Abasan kerda parti emser, Rocê Xızıri
Tersê mıno ke ters bo,
Koê vêsay de ewro ez bımıri
Ahmet Aslan - Birlik Zamani Dersim
Nice Padişahlar geldi cihana
İlim almak için düştü gümana
Her bir çesit atmış bir yana
Kesilmemiş qal u qırı Dersimin
Bismillah diyelim haktan inayet
Ta ezel mazarı ihsanı Dersim
Muhammet Mustafa şahı velayet
On iki imam�n lisanı Dersim
Ceddimiz şah Hasan, şahı Horasan
Himmeti bizlere olmuş sayeban
Ikilik Perdesini atalım hemen
Birlik makamıdır zamanı Dersim
İlim almak için düştü gümana
Her bir çesit atmış bir yana
Kesilmemiş qal u qırı Dersimin
Bismillah diyelim haktan inayet
Ta ezel mazarı ihsanı Dersim
Muhammet Mustafa şahı velayet
On iki imam�n lisanı Dersim
Ceddimiz şah Hasan, şahı Horasan
Himmeti bizlere olmuş sayeban
Ikilik Perdesini atalım hemen
Birlik makamıdır zamanı Dersim
Ahmet Aslan - Aşkın Şarabı
Aşkın şarabını içerler dilber
Mecnun gibi gezer sergerdan olur
Hüsnün görüp candan geçerler dilber
Ferhat misali döner perişan olur
Kaşların zülfükar çeker kervana
Merhametin çoktur gelir imana
Dilber yüzün benzer şemsi tebane
Örtme zülüflerin sebistan olur
Mecnun gibi gezer sergerdan olur
Hüsnün görüp candan geçerler dilber
Ferhat misali döner perişan olur
Kaşların zülfükar çeker kervana
Merhametin çoktur gelir imana
Dilber yüzün benzer şemsi tebane
Örtme zülüflerin sebistan olur
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)